Mesnevi-i Nuriye | Zeylül Hubab | 114
(107-115)

İ’lem Eyyühel-Aziz! Her bir zîhayatın hayatında gayr-i mütenâhi gayeler vardır. Bu gayelerden zîhayata âid ancak binde birdir. Bâki kalan gayeler, gayr-i mütenâhi olan mâlikiyeti nisbetinde hayatı îcad eden zâta âidtir. Öyle ise, büyük bir mahlûkun küçük bir mahlûka tekebbür etmeye hakkı yoktur. Ve hakîkate nazaran abesiyet de yoktur. Çünkü bir hayatın bütün fâideleri, bir zîhayata âid değildir ki, abes olsun. Evet sath-ı arzda her sene yapılan ziyafet-i âmme-i İlâhîye nev’-i beşere halife olduğu münâsebetiyle bir ikramdır. Yoksa hepsi onun istifadesi için değildir.

İ’lem Eyyühel-Aziz! İnsanın zihnine ba’zan şöyle bir vesvese gelir, der: “Sen de âdi ve böcek gibi bir hayvansın. Hayvanlardan fazla ne kıymetin var? Hem de semavât ve arzı yed-i kudretine alan Hâlık-ı Zülcelâl’e karşı ne meziyetin ve ne gibi bir hizmetin var ki, seninle meşgul olsun? Bu vesveseye karşı şöyle bir hakîkatı düşünmek lâzım:

1— İnsan gayr-i mütenâhi acz ve fakriyle beraber Cenâb-ı Hakk’a îmaniyle, kudret ve gına ve izzetine mazhar olmuştur. İşte bu mazhariyetten dolayı insan, hayvaniyetten terakki edip halife-i zemîn olmuştur.

2— Cenâb-ı Hak ihâta-i kudret ve azametiyle insanın duâsını işitir, hâcâtını görür. Ve semavât ve arzın tedbiri o insanı da düşünmeye mâni değildir.

Suâl: Cenâb-ı Hakk’ın cüz’iyyat ve hasis emirler ile iştigali azametine münâfidir?

Elcevap: O iştigal, azametine münâfi değildir. Bilakis, adem-i iştigali azamet-i rubûbiyetine bir nakîsedir. Meselâ: Şemsin ziyâsından ba’zı şeylerin mahrum ve hâriç kalması, şemse bir nakîse olur. Maahazâ, bütün şeffaf şeylerde görünen şemsin timsallerinin her birisi, “Şems benimdir. Şems yanımdadır. Şems bendedir.” diyebilir. Ve zerreler ile şems arasında müzâhame yoktur. Bütün mahlûkat bilhassa insanlarda ferdî olsun, nev’i olsun, şerif olsun hasis olsun ilim, irâde, kudret i’tibâriyle Cenâb-ı Hakk’ın tecellisine mazhardır. Herbir şey, herbir insan, “Allah yanımdadır” diyebilir. Bilhassa insanın za’fı, fakrı, aczi nisbetinde Cenâb-ı Hakk’ın kurbiyeti ve her bir şeyin Cenâb-ı Hakk’la münâsebeti olmakla beraber, o da münâsebettardır. Ve gayr-i mütenâhi acz ve fakrı olan insan gayr-i mütenahi kudret ve gına ve azameti olan Cenâb-ı Hakk’la münâsebeti ne kadar lâtiftir.

Səs yoxdur