Mesnevi-i Nuriye | Habbe | 119
(116-133)

Biri de ömür ve yaşayıştır. Bunun da hududu tayin edilmiştir. Ne ileri ve ne de geri bir adım atılamaz. Bunun için elem çekme, mahzun olma. Tahammülünden âciz, tâkatinden hâriç olduğun tûl-i emel yükünü yüklenme!

Biri de, vücûddur. Vücûd zâten senin mülkün değildir. Onun mâliki ancak Mâlik-ül Mülk’tür. Ve senden daha ziyâde senin vücûduna şefkatlidir. Binâenaleyh, Mâlik-i Hakîki’nin dâire-i emrinden hâriç o vücûda karıştığın zaman zarar vermiş olursun. (Ümitsizliği intaç eden hırs gibi.)

Biri de belâ ve musîbetlerdir. Bunlar zâildir, devamları yoktur. Zevâlleri düşünülürse, zıtları zihne gelir, lezzet verir.

Biri de, sen burada misafirsin ve buradan da diğer bir yere gideceksin. Misafir olan kimse, beraberce getiremediği bir şeye kalbini bağlamaz. Bu menzilden ayrıldığın gibi, bu şehirden de çıkacaksın. Ve keza, bu fâni dünyadan da çıkacaksın. Öyle ise, aziz olarak çıkmaya çalış. Vücûdunu Mûcidine fedâ et. Mukâbilinde büyük bir fiat alacaksın. Çünkü, fedâ etmediğin takdirde, ya bâd-i hevâ zâil olur, gider; veya O’nun malı olduğundan yine Ona rücû eder.

Eğer vücûduna i’timad edersen, ademe düşersin. Çünkü ancak vücûdun terkiyle vücûd bulunabilir. Ve keza, vücûduna kıymet vermek fikrinde isen, o vücûddan senin elinde ancak bir nokta kalabilir. Bütün vücûdun cihat-ı erbaasiyle ademler içerisinde kalır. Amma, o noktayı da elinden atarsan vücûdun tam ma’nasiyle nurlar içinde kalır.

Biri de dünyanın lezzetleridir. Bu ise, kısmete bağlıdır. Talebinde kalâka düşer. Ve sür’at-i zevâli i’tibâriyle aklı başında olan onları kalbine alıp kıymet vermez.

Dünyanın âkıbeti ne olursa olsun, lezâizi terketmek evlâdır. Çünkü âkıbetin ya saadettir, saadet ise şu fâni lezâizin terkiyle olur. Veya şekavettir. Ölüm ve i’dam intizarında bulunan bir adam, sehpanın tezyin ve süslendirilmesinden zevk ve lezzet alabilir mi? Dünyasının âkıbetini küfür sâikasiyle adem-i mutlak olduğunu tevehhüm eden adam için de, terk-i lezâiz evlâdır. Çünkü o lezâizin zevâliyle vukua gelen husûsi ve mukayyed ademlerden adem-i mutlakın elîm elemleri her dakikada hissediliyor. Bu gibi lezzetler, o elemlere galebe edemez.

Səs yoxdur