Şualar | Yedinci Şuâ | 111
(103-191)
Âyet-ül Kübrâ

Kâinattan Hâlık’ını Soran Bir Seyyahın Müşâhedatıdır.


[Bu İkinci Makam, bu âyet-i muazzamayı tefsir etmekle beraber, tayyedilen Arabî Birinci Makam’ın bürhanlarını ve hüccetlerini ve tercümesini ve kısa bir meâlini beyân eder.]

Şöyle ki:

Bu âyet-i muazzama gibi pek çok âyât-ı Kur’âniye, bu kâinat Hâlıkını bildirmek cihetinde, her vakit ve herkesin en çok hayretle bakıp zevk ile mütalâa ettiği en parlak bir sahife-i tevhid olan semâvâtı en başta zikretmelerinden, en başta ona başlamak muvafıktır.

Evet, bu dünya memleketine ve misafirhânesine gelen herbir misafir, gözünü açıp baktıkça görür ki: Gâyet keremkârane bir ziyafetgâh ve gâyet san’atkârane bir teşhirgâh ve gâyet haşmetkârane bir ordugâh ve talimgâh ve gâyet hayretkârane ve şevk-engizâne bir seyrangâh ve temaşagâh ve gâyet ma’nidarane ve hikmetperverane bir mütalâagâh olan bu güzel misafirhânenin sâhibini ve bu kitab-ı kebirin müellifini ve bu muhteşem memleketin sultanını tanımak ve bilmek için şiddetle merak ederken; en başta göklerin nur yaldızı ile yazılan güzel yüzü görünür: “Bana bak, aradığını sana bildireceğim!” der. O da bakar görür ki:

Səs yoxdur