Şualar | Yedinci Şuâ | 168
(103-191)

Yalnız, mef’uliyette ve kabulde ve perdedarlıkta, emr-i Rabbânî ile istihdam olunuyorlar. İşte bu üç âyetin işâret ettikleri üç hakîkatın tevhide delâlet eden üç nükte’si gibi, hadsiz ef’âl-i Rabbânîyenin hadsiz cilveleri ve tasarrufları, ittifakla birtek vâhid-i ehad, bir Zât-ı Zülcelâl’in vahdetine şehâdet ederler.

ÜÇÜNCÜ HAKÎKAT: Mevcûdâtın ve bilhassa nebâtât ve hayvanâtın, sür’at-i mutlaka içinde kesret-i mutlaka ve intizam-ı mutlak ile ve sühûlet-i mutlaka içinde gâyet hüsn-ü san’at ve meharet ve ittikan ve intizam ile ve mebzuliyet-i mutlaka ve ihtilat-ı mutlak içinde gâyet kıymetdarlık ve tam imtiyaz ile îcadlarıdır.

Evet, gâyet çokluk ile gâyet çabukluk, hem gâyet san’atkârane ve mahirane ve dikkat ve intizam ile gâyet kolay ve rahatça, hem gâyet mebzuliyet ve karışıklık içinde gâyet kıymetli ve farikalı olarak bulaşmadan ve bulaştırmadan ve bulandırmadan yapmak, ancak ve ancak birtek vâhid zâtın öyle bir kudretiyle olabilir ki: O kudrete hiçbir şey ağır gelmez. Ve o kudrete nisbeten, yıldızlar zerreler kadar ve en büyük en küçük kadar ve efradı hadsiz bir nev’i, birtek ferd kadar ve azametli ve muhit bir küll, has ve az bir cüz’ kadar ve koca zeminin ihyası ve diriltilmesi, bir ağaç kadar ve dağ gibi bir ağacın inşâsı, tırnak gibi bir çekirdek kadar kolay ve rahatça ve sühûletli olmak gerektir. Tâ ki, gözümüzün önünde yapılan bu işleri yapabilsin.

İşte, bu mertebe-i tevhidin ve bu üçüncü hakîkatın ve kelime-i tevhidin bu ehemmiyetli sırrını, yâni en büyük bir küll, en küçük bir cüz’î gibi olması ve en çok ve en az farkı bulunmaması; hem bu hayretli hikmetini ve bu azametli tılsımını ve tavr-ı aklın haricindeki bu muammasını ve İslâmiyet’in en mühim esasını ve îmanın en derin bir medârını ve tevhidin en büyük bir temelini beyân ve hall ve keşf ve isbat etmekle Kur’ânın tılsımı açılır. Ve hilkat-ı kâinatın en gizli ve bilinmez ve felsefeyi idrakinden âciz bırakan muamması bilinir. Hâlık-ı Rahîm’ime, yüz bin def’a Risâlet-ün Nur’un hurufatı adedince şükr ve hamdolsun ki, Risâlet-ün Nur bu acib tılsımı ve bu garîb muammayı hall ve keşf ve isbat etmiş.

Səs yoxdur