Şualar | OnDördüncü Şuâ | 475
(384-508)

Evvelce de arz ettiğim vecihle, Risâle-i Nur’dan pek az okuduğum halde, pek fazla istifade ettim. Vatan ve millet ve bütün insanlıkça gâyet azîm faideleri te’min edecek olan bu çok nâfi eser külliyatını eğer servetim olsa idi neşrettirmek için hepsini sarfederdim. Zîra dinimin, vatan ve milletimin ebedî saadet ve selâmeti uğrunda bütün mevcûdiyetimi feda etmeğe hazırım.

Hem Risâle-i Nur’a safdilâne inanmamışım. Otuzüç âyât-ı Kur’âniye ve Hazret-i Ali (R.A.) ve Abdülkadir-i Geylanî (R.A.) Hazretleri, Risâle-i Nur’un te’lif edilip bu asırdaki insanları irşad edeceğini gaybî bir sûrette bildiriyorlar. Bununla beraber, Risâle-i Nur’dan okuduğum kitablar, bu eser külliyatının hak ve hakîkatı öğreten ve beşeriyeti ıslah eden eserler olduğu kanaatını vermiştir.

Ruhumda büyük bir boşluk hissederek, okuyacak kitab ararken, Risâle-i Nur’u okuduğum zaman elimde olmayarak ondan ayrılamadım. Kalbimdeki o büyük ihtiyacı, Risâle-i Nur eserlerinin karşıladığını hissettim. İlmî ve îmanî şübhelerden kurtaran aklî ve îmanî isbatları onda buldum. Böylelikle vesveselerin verdiği sıkıntılardan kurtuldum. Bu hakîkatlardan anladım ki; Risâle-i Nur bu asrın insanları olan bizler için yazdırılmıştır.

Ahlâk, edeb ve terbiye gibi en yüksek meziyetlere sâhib olabilmek için, kuvvetli bir îmana sâhib olmak lâzımdır. Îman hakîkatları, Risâle-i Nur’da gâyet kuvvetli deliller ve açık misaller ile anlatıldığı için, okudukça îmanım kuvvetlenmiştir. Bu sayede dalâlete düşmekten, en yüksek medeniyet esaslarını câmi hak ve hakîkat olan dinimden dönüp kızıl ejderin hapı olmak felâketinden kurtuldum. Bunun içindir ki: Okuyucularını bir çok maddî ve ma’nevî felâketlerden kurtaran ve bir üniversite mezunundan ziyâde bir ilme sâhib eden; İslâmiyet, vatan ve millet sevgisini aşılayan; Allah’a itaatı, çalışkanlık ve merhameti öğreten Risâle-i Nur’dan -kıymetini anlayan hiç bir ferd- ne bahasına olursa olsun, ayrılmaz. Bu riyâsız, hâs hürmet ve tâzim; hiç bir kimsenin kalbinden çıkartılamaz.

Səs yoxdur