Şualar | Beşinci Şuâ | 517
(509-528)

Allahu a’lem, bunun bir te’vili şudur ki: Merkez-i hilâfet eski zamanda Irak’da ve Şam’da ve Medine’de bulunduğundan, râviler kendi içtihadlariyle -dâimî öyle kalacak gibi- ma’na verip “Merkez-i Hükümet-i İslâmiye” yakınlarında tasvir etmişler, Haleb ve Şam demişler. Hadîsin mücmel haberlerini, kendi içtihadlariyle tafsil etmişler.

ONUNCU MES’ELE: Rivâyetlerde, eşhas-ı âhirzamanın fevkalâde iktidarlarından bahsedilmiş.

Vel’ilmü indallah, bunun te’vili şudur ki: O şahısların temsil ettikleri ma’nevî şahsiyetin azametinden kinâyedir. Bir vakit Rusya’yı mağlub eden Japon Başkumandanının sûreti; bir ayağı Bahr-i Muhit’te, diğer ayağı Port Artür Kal’asında olarak gösterildiği gibi, şahs-ı ma’nevînin dehşetli azameti, o şahsiyetin mümessilinde, hem o mümessilin büyük heykellerinde gösteriliyor. Amma fevkalâde ve hârika iktidarları ise, ekser icraatları tahribat ve müştehiyyat olduğundan fevkalâde bir iktidar görünür, çünkü tahrib kolaydır. Bir kibrit bir köyü yakar. Müştehiyat ise, nefisler tarafdar olduğundan çabuk sirayet eder.

ON BİRİNCİ MES’ELE: Rivâyette var ki: “Âhirzamanda bir erkek kırk kadına nezaret eder.”

Allahu a’lem bissavab, bunun iki te’vili var:

Birisi: O zamanda meşru nikâh azalır veya Rusya’daki gibi kalkar. Birtek kadına bağlanmaktan kaçıp başıboş kalan, kırk bedbaht kadınlara çoban olur.

İkinci te’vili: O fitne zamanında, harblerde erkeklerin çoğu telef olmasından, hem bir hikmete binâen ekser tevellüdat kızlar bulunmasından kinâyedir. Belki hürriyet-i nisvan ve tam serbestiyetleri kadınlık şehvetini şiddetle ateşlendirdiğinden fıtratça erkeğine galebe eder; veledi kendi sûretine çekmeğe sebebiyet verdiğinden, emr-i İlâhîyle kızlar pekçok olur.

Səs yoxdur