Şualar | OnBeşinci Şuâ | 580
(529-621)

tafsilâtını ve hüccetlerini ona havale ederek gâyet muhtasar bir işâretle bu Üçüncü Kelime-i Mi’raciyenin geniş ma’nasını gösteren zîruh, zîşuur tâifelerinin acib âlemine bakıp, ilm-i ezelînin cilveleriyle hâlıkımızın vahdet ve mevcûdiyeti içinde kemâl-i rahmâniyetini ve rahîmiyetini ve azamet-i kudret ve şümul-ü iradetini bilmeğe çalışacağız:

Evet, bu âlemde görüyoruz ki: Bu zîruhlar, şuuren ve aklen olmasa da hissen, fıtraten hissediyorlar ki; herbiri, hadsiz bir acz ve za’f içinde, hadsiz düşmanları ve incitenleri var ve hadsiz bir fakr ve ihtiyaç içinde, hadsiz hacatı ve matlubları var. İktidarı ve sermayesi binden birine kâfi gelmediğinden, bütün kuvvetiyle bağırır ve ağlar; ma’nen, fıtraten yalvarır; kendine mahsus sesiyle, lîsanıyla dualar, niyâzlar, bir nevi namazlar, salavatlar ile bir Alîm-i Kadîr dergâhına iltica ederken birden görüyoruz ki; o bağıranların her işini, her ihtiyacını bilen ve her derdini ve zararını anlayıp yalvarmasını, fıtrî duasını işiten Alîm-i Mutlak bir Kadîr-i Hakîm, imdâdlarına yetişir, bütün istediklerini yapar. Ağlamalarını gülmeğe, bağırmalarını teşekkürlere çevirir. Bu hakîmane, alîmane, rahîmane yardım, pek parlak bir tarzda ilim ve rahmetin cilveleriyle bir Mucîb-i Muğîs, bir Rahîm-i Kerîm’i bildirip o zîruh âleminin bütün salavat ve ubûdiyetlerini ona takdim ve tahsis eder ma’nasiyle, Mi’rac-ı Ekber’de Muhammed (A.S.M.) ve mi’rac-ı asgar olan namazlarda onun ümmeti


der.

Dördüncü Kelime-i Kudsiye: ’dir. Risâle-i Nur’un çok hakîkatları namaz tesbihatında ihtar edilmesi hikmetiyle; hem Fatiha’nın, hem teşehhüdün kelimelerinin hakîkatlarını kısa işâretlerle beyân etmeğe âdeta ihtiyarsız sevkedildim.

Səs yoxdur