Siracinnur Mecmuası | Münacat | 7
(5-20)

Evet, câmid, şuursuz bulut, âb-ı hayat olan yağmuru, muhtaç olan zîhayatların imdadına göndermesi, ancak senin rahmetin ve hikmetin iledir; karışık tesadüf karışamaz.

Hem, elektriğin en büyüğü bulunan ve fevaid-i tenviriyesine işâret ederek, ondan istifadeye teşvik eden şimşek ise, senin fezadaki kudretini güzelce tenvir eder.

Hem yağmurun gelmesini müjdeliyen ve koca fezayı konuşturan ve tesbihatının gürültüsüyle gökleri çınlatan ra’dat dahi, lîsan-ı kal ile konuşarak seni takdis edip, rubûbiyetine şehâdet eder.

Hem, zîhayatların yaşamasına en lüzumlu rızkı ve istifadece en kolayı ve nefesleri vermek ve nüfusları rahatlandırmak gibi, çok vazifeler ile tavzif edilen rüzgarlar dahi; cevvi adeta bir hikmete binâen “Levh-i mahv ve isbat” ve “yazar, ifade eder sonra bozar tahtası” sûretine çevirmekle, senin faaliyet-i kudretine işâret ve senin vücûduna şehâdet ettiği gibi, senin merhametinle bulutlardan sağıp zihayatlara gönderilen rahmet dahi; mevzun, muntazam katreleri kelimeleriyle senin vüs’at-ı rahmetine ve geniş şefkatine şehâdet eder.

Ey Mutasarrıf-ı Fa’âl ve ey Feyyâz-ı Müteâl! Senin Vücûb-u Vucûduna şehâdet eden bulut, berk, ra’d, rüzgâr, yağmur, birer birer şehâdet ettikleri gibi, hey’et-i mecmûasiyle, keyfiyetçe birbirinden uzak, mâhiyetçe birbirine muhalif olmakla beraber, birlik, beraberlik, birbiri içine girmek ve birbirinin vazifesine yardım etmek haysiyetiyle, senin vahdetine ve birliğine gâyet kuvvetli işâret ederler.

Hem, koca fezayı bir mahşer-i acâib yapan ve ba’zı günlerde birkaç def’a doldurup boşaltan rubûbiyetinin haşmetine ve o geniş cevvi, yazar-değiştirir bir levha gibi ve sıkar ve onunla zemîn bahçesini sulattırır bir sünger gibi, tasarruf eden kudretinin azametine ve her bir şey’e şümûlüne şehâdet ettikleri gibi, umum zemîne ve bütün mahlûkata cevv perdesi altında bakan ve idare eden rahmetinin ve hâkimiyetinin hadsiz genişliklerine ve her şey’e yetişmelerine delâlet eder.

Hem fezadaki hava, o kadar hakîmane vazifelerde istihdam ve bulut ve yağmur, o kadar alîmâne faidelerde isti’mal olunur ki; her şey’e ihâta eden bir ilim ve her şey’e şâmil bir hikmet olmazsa, o isti’mal, o istihdam olamaz.

Ey Fa’âlün limâ yürîd! Cevv-i fezadaki faaliyetinle her vakit bir nümûne-i haşir ve kıyamet göstermek, bir saatte yazı kışa ve kışı yaza döndürmek, bir âlem getirmek, bir âlem gayba göndermek misillû şuunatta bulunan kudretin; dünyayı âhirete çevirecek ve âhirette şuunat-ı sermediyyeyi gösterecek işâretini veriyor.

Səs yoxdur