Siracinnur Mecmuası | Onüçüncü Lema | 129
(108-130)

dediği halde, nasıl nefse i’timad edilebilir. Nefsini ittiham eden, kusurunu görür. Kusurunu i’tirâf eden, istiğfar eder. İstiğfar eden, istiaze eder. İstiaze eden, şeytanın şerrinden kurtulur. Kusurunu görmemek o kusurdan daha büyük bir kusurdur. Ve kusurunu i’tirâf etmemek, büyük bir noksanlıktır. Ve kusurunu görse, o kusur kusurluktan çıkar; i’tirâf etse, afva müstehak olur.

Üçüncü Nokta: İnsanın hayat-ı içtimâîyesini ifsad eden bir desîse-i şeytaniye şudur ki: Bir mü’minin bir tek seyyiesiyle, bütün hasenatını örter. Şeytanın bu desîsesini dinleyen insafsızlar, mü’mine adâvet ederler. Halbuki: Cenâb-ı Hak haşirde adâlet-i mutlaka ile mîzan-ı ekberinde a’mâl-i mükellefîni tarttığı zaman, hasenatı seyyiata galibiyeti, mağlubiyeti noktasında hükmeyler.

Hem seyyiatın esbabı çok ve vücûdları kolay olduğundan, ba’zan bir tek hasene ile çok seyyiatını örter.

Demek bu dünyada, o Adâlet-i İlâhîyye noktasında muamele gerektir.

Eğer bir adamın iyilikleri fenâlıklarına kemmiyeten veya keyfiyeten ziyâde gelse, o adam muhabbete ve hürmete müstehaktır. Belki, kıymetdar bir tek hasene ile, çok seyyiatına nazar-ı afv ile bakmak lâzımdır. Halbuki: İnsan, fıtratındaki zulüm damariyle, şeytanın telkiniyle, bir zâtın yüz hasenatını bir tek seyyie yüzünden unutur, mü’min kardeşine adâvet eder, günahlara girer.

Nasıl, bir sinek kanadı göz üstüne bırakılsa; bir dağı setreder, göstermez. Öyle de: İnsan garaz damariyle, sinek kanadı kadar bir seyyie ile dağ gibi hasenatı örter, unutur, mü’min kardeşine adâvet eder, insanların hayat-ı içtimâîyesinde bir fesad âleti olur.

Şeytanın bu desîsesine benzer diğer bir desîse ile, insanın selâmet-i fikrini ifsad ediyor, hakâik-i îmaniyeye karşı sıhhat-i muhâkemeyi bozuyor ve istikamet-i fikriyyeyi ihlâl ediyor. Şöyle ki:

Bir hakîkat-ı îmaniyeye dâir yüzer delâil-i isbatiyenin hükmünü, nefyine delâlet eden bir emâre ile kırmak ister. Halbuki: Kaide-i mukarreredir ki: “Bir isbat edici, çok nefyedicilere tereccuh ediyor.” Bir da’vaya müsbit bir şâhidin hükmü, yüz nâfîlere râcih olur. Bu hakîkata bu temsil ile bak. Şöyle ki:

Səs yoxdur