Siracinnur Mecmuası | Otuzüçüncü Söz | 132
(131-171)

Aynen öyle de:

Sâni-i Zülcelâl; Hâkim-i Hakîm, Adl-i Hakem gibi bin bir Esmâ-yi Kudsiyye ile müsemmâ, Fâtır-ı Bîmisâl, şu âlem-i ekber olan kâinat sarayının ve hilkat şeceresinin îcadını irâde etti. Altı günde, o sarayın, o şecerenin esasatını desatir-i hikmet ve kavânîn-i îlm-i ezelîsi ile vaz’etti. Sonra ulvî ve süflî tabakata ve dallara ayırıp, kazâ ve kader desatiri ile tafsil ve tasvir etti. Sonra her mahlûkatın her tâifesini ve her tabakasını sun ve inâyet düstûru ile tanzim etti. Sonra herşeyi, herbir âlemi; ona lâyık bir tarzda, mesela: Semâyı yıldızlarla, zemîni çiçeklerle tezyin ettiği gibi, süslendirip tezyin etti. Sonra o kavânîn-i külliyye ve desatir-i umûmîyye meydanlarında esmâlarını tecelli ettirip tenvir etti. Sonra bu kanunu küllînin tazyikinden feryad eden ferdlere Rahmânü’r-Rahîm isimlerini husûsi bir sûrette imdâda yetiştirdi. Demek o külli ve umûmî desatiri içinde husûsi ihsanatı, husûsi imdatları, husûsi cilveleri var ki: Herşey, her vakit, her hâceti için ondan istimdât eder, ona bakabilir. Sonra her menzilden her tabakadan, her âlemden, her tâifeden, her ferdden, herşeyden, kendini gösterecek yâni vücûdunu ve vahdetini bildirecek pencereler açmış. Her kalb içinde bir telefon bırakmış.

Şimdi şu hadsiz pencerelerden elbette haddimizin fevkınde olarak bahse girişmiyeceğiz. Onları, İlm-i muhit-i ilâhîye havale edip yalnız âyât-ı Kur’âniyenin lemaatı olan otuz üç pencereyi Otuz Üçüncü Söz’ün Otuz Üçüncü Mektubunun, namazdan sonraki tesbihatın otuz üç aded-i mübârekine muvafık olmak için “Otuz üç pencereye” icmâlî ve muhtasar bir sûrette işâret edip, îzahını sâir Sözler’e havele ederiz...

BİRİNCİ PENCERE

Bilmüşahede görüyoruz ki: Bütün eşya, husûsan zîhayat olanların pekçok muhtelif hâcâtı ve pekçok mütenevvi metalibi vardır. O matlabları, o hacetleri, ummadığı ve bilmediği ve eli yetişmediği yerden münasip ve lâyık bir vakitte onlara veriliyor, imdâda yetiştiriliyor. Halbuki o hadsiz maksudların en küçüğüne o muhtaçların kudreti yetişmez, elleri ulaşmaz.

Səs yoxdur