Siracinnur Mecmuası | Otuzüçüncü Söz | 145
(131-171)

Hem ihtilâf ve ayrılığı iktiza eden uzaklık ve bu’d-u mutlak dahi bir ittifak-ı mutlak içinde görünüyor. İşte bütün aktâr-ı zemînde zer’ edilen her nevi’ hububata bak.

Hem karışmayı ve bulaşmayı iktiza eden kemâl-i ihtilât, bilâkis kemâl-i imtiyaz ve tefrik içinde görünüyor. İşte bütün yer altına karışık atılan ve madde i’tibâriyle birbirine benziyen tohumların sünbül vaktinde kemâl-i imtiyazları ve ağaçlara giren muhtelif maddelerin yaprak, çiçek ve meyvelere kemâl-i imtiyaz ile tefrikleri ve mideye giren karışık gıdaların muhtelif âza ve hüceyrâta göre kemâl-i imtiyazla ayrılmalarına bak, kemâl-i hikmet içinde kemâl-i kudreti gör.

Hem ehemmiyetsizliği, kıymetsizliği iktiza eden gâyet derecede mebzûliyyet ve nihayet derecede ucuzluk dahi, yeryüzünde masnuatça, san’atça nihayet derecede kıymettar ve pahalı bir keyfiyyette görünüyor. İşte o hadsiz acâib-i san’at içinde yeryüzünün Rahmânî sofrasında yalnız kudretin şekerlemeleri olan dutların nevilerine bak! Kemâl-i rahmeti, kemâl-i sanat içinde gör.

İşte bütün rûy-i zemînde gâyet kıymettarlık ile beraber hadsiz ucuzluk; ve hadsiz ucuzluk içinde hadsiz ihtilât ve karışıklık ile beraber hadsiz imtiyaz ve tefrik; ve hadsiz imtiyaz ve tefrik içinde gâyet uzaklık ile beraber son derecede muvafakat ve benzeyiş; ve son derece benzemek içinde gâyet derecede sühûlet ve kolaylık ile beraber gâyet derecede ihtimamkârâne yapılış; ve gâyet derecede güzel yapılış içerisinde sürat-i mutlaka ve çabuklukla beraber gâyet derecede mevzun ve mîzanlı ve israfsızlık; ve gâyet derecede israfsızlık içinde son derece çokluk ve kesret ile beraber son derecede hüsnü san’at; ve son derece hüsnü san’at içinde nihayet derecede sehavet ile beraber intizam-ı mutlak.. elbette gündüz, ışığı; ışık, Güneşi gösterdiği gibi, bir Kadîr-i Zülcelâl’in, bir Hakîm-i Zülkemâlin, bir Rahîm-i Zülcemâl’in vücûb-u vücûduna ve kemâl-i kudretine ve cemâl-i Rubûbiyyetine ve Vahdâniyyetine ve Ehadiyyetine şehâdet ederler.

sırrını gösterirler.

Şimdi ey biçâre câhil, gafil muannid, muattıl! Bu hakîkat-ı uzmâyı ne ile tefsir edebilirsin? Bu nihayet derecede mu’cize ve hârika keyfiyyeti ne ile îzah edebilirsin! Bu hadsiz derecede acib şu san’atları neye isnad edebilirsin!

Səs yoxdur