Siracinnur Mecmuası | Otuzüçüncü Söz | 158
(131-171)

Öyle ise; bilbedâhe bütün kâinattaki bütün imkânlar, bütün infialler, bütün mahlûkıyyetler, bütün kesret ve terkibler bir Zâtı Vâcibü’l-Vücûd, Fa’âlün-Limâ Yürîd, Hâlıkı Külli Şey’e, Vâhidi Ehade şehâdet eder.

Elhâsıl: Nasıl, imkândan vücûb görünüyor. İnfialden fiil, ve kesretten vahdet.. bunların vücûdu, onların vücûduna kat’iyyen delâlet eder.

Öyle de: Mevcûdât üstünde görünen mahlûkiyyet ve merzûkıyyet gibi sıfatlar dahi, sâniiyyet, Rezzâkıyyet gibi şeinlerin vücutlarına kat’i delâlet ediyor. Şu sıfâtın vücûdu dahi, bizzarure ve bilbedâhe, bir Hallâk ve bir Rezzak Sâni-i Rahîmin vücûduna delâlet eder.

Demek herbir mevcûd taşıdığı yüzler bu çeşit sıfatlar lîsanı ile, Zatı Vâcibü’l-Vücûdun yüzler Esmâ-i Hüsnâsına şehâdet ederler. Bu şehâdetler kabûl edilmezse, mevcûdâtın bütün bu çeşit sıfatlarını inkâr etmek lazım gelir...

YİRMİ ALTINCI PENCERE (Hâşiye)

Şu kâinatın mevcûdâtı yüzünde tazelenen ve gelip geçen cemâller ve hüsünler, bir Cemâli Sermedî cilvelerinin bir nevi gölgeleri olduğunu gösterir.

Evet, ırmağın yüzündeki kabarcıkların parlayıp gitmesinden sonra arkadan gelenlerin gidenler gibi parlamaları, dâimî bir şemsin şuâlarının âyineleri olduklarını gösterdikleri gibi; seyyal zaman ırmağında, seyyar mevcûdâtın üstünde parlıyan lemaatı cemâliyye dahi, bir cemali sermedîye işâret ederler ve Onun bir nevi emâreleridirler.

Hem kâinat kalbindeki ciddî aşk, bir Mâşuku Lâyezâlî’yi gösterir. Evet ağacın mâhiyetinde olmıyan bir şey, esaslı bir sûrette meyvesinde bulunmadığı delâletiyle; şecere-i kâinatın hassas meyvesi olan nev’i insandaki ciddî aşkı lâhûtî gösterir ki, bütün kâinatta fakat başka şekillerde hakîki aşk ve muhabbet bulunuyor. Öyle ise kalbi kâinattaki şu hakîki muhabbet ve aşk, bir Mahbubu Ezeli’yi gösterir.

Hem kâinatın sinesinde çok sûretlerde tezahür eden incizablar, cezbeler, câzibeler; ezelî bir hakîkatı câzibedarın cezbiyle olduğunu hüşyar kalblere gösterir.

--------------------------------------------
Hâşiye: Şu pencerenin umuma değil, ehl-i kalbe ve ehl-i muhabbete hususiyyeti var.
Səs yoxdur