Mesnevi-i Nuriye | Lasiyyyemalar | 34
(33-49)

Maahazâ bir semere, bir şecerenin bir misal-i musağğarıdır. Ve o semeredeki çekirdek, o şecerenin defter-i a’mâlidir. O ağacın tarih-i hayatı o çekirdekte yazılıdır. Bu i’tibâr ile, bir semere şecerenin tamamına, belki o şecerenin nev’ine, belki küre-i arza nâzırdır. Öyle ise, bir semerenin san’atındaki azamet-i ma’nevîyesi, arzın cesameti nisbetindedir. O zerreyi, san’atça hâvi olduğu o azamet-i ma’nevîye ile bina eden, arzı haml ve bina etmekten âciz olmayacaktır. Acaba o kâfir münkir, kalbinde böyle bir küfrü taşımakla, akıl ve zekâ iddiasında bulunması kadar bir ahmaklık var mıdır?

Arkadaş! Her bir şey için iki sûret ve şekil vardır:

Biri: Maddiyedir ki, âdeta bir gömlek gibi, her şeyin vücûduna göre kaderin takdiriyle biçilmiş şu görünen sûretlerdir.

Diğeri: Makuledir ki, bir şeyin yaşadığı bir ömürde mürûr-u zamanla değiştirdiği muhtelif maddî sûretlerin içtimâından tasavvur edilen bir sûret-i vehmiyedir.

Bir ateşin sür’atle tedvirinden hâsıl olan dâire-i vehmiye gibi, her şeyin tarih-i hayatını bildiren ve kadere medâr olan ve mukadderat-ı eşya denilen şu ikinci sûret, makuledir. Sûret-i maddiye i’tibâriyle her şeyin bir nihayeti, bir gayesi olduğu gibi, sûret-i ma’nevîye i’tibâriyle de bir nihayeti ve gizli ba’zı hikmetler için bir gayesi de vardır. Binâenaleyh, her şeyin sûret-i maddiyesinde kudret-i Rabbânî ustadır, kader mühendistir. Sûret-i ma’nevîyesinde ise, kader mistardır, yâni, teşekkülâtın çizgilerini çizer, kudret masdardır, yâni o çizgiler üstünde yapılan teşekkülât, kudretten sudur eder.

Ey kâfir! Bunu işittikten sonra iyice düşün! Bir zerreye, bir terzilik san’atını öğretmeye kudretin var mıdır? Kendine hâlık ittihaz ettiğin tabiat ve esbâb, her şeyin muhtelif ve mütenevvi’ sûretlerini biçip dikmesine kudretleri var mıdır?

Bak, ey gözden mahrum kâfir! Şecere-i hilkatın semeresi ve kuvvet ve ihtiyarca esbâbtan üstün olan insan, terziliğin bütün kabiliyetlerini, bilgilerini cem’edip dikenli bir şecerenin âzalarına uygun bir gömleği dikemez. Halbuki, Sâni-i Hakîm her şeyin nemâsı zamanında pek muntazam, cedid ve taze taze gömlekleri ve yeşil yeşil hulleleri kemâl-i sür’at ve suhûletle yapar, giydirir. Fesübhânallah!...

Səs yoxdur