Mesnevi-i Nuriye | Şemme | 194
(192-203)

Cisim ihtiyarlanırsa, enâniyet genç kalır. Çokluk, cemâat dağılır amma, vâhid-i ferd bâki kalır. Kesret bozulur, vahdet bâkidir. Madde kırılır, nur bâkidir. Binâenaleyh, ömrün bidâyetinden sonuna kadar devam eden ma’na, çok cesedleri tebeddül ve tavırdan tavıra intikal ve devirden devire yuvarlandığı halde vahdetini, bekasını muhafaza ettiği gibi, ölüm hendeğini de atlayarak sâlimen ebed yoluna devam edecektir.

Maahazâ her vakit “Fenâya hazır ol” emrini intizar eden zâil ve bekasız maddiyatta, şu hıfz ve muhafaza düstûru beka ile çok münâsebetdar olan ruh ve ma’nada da câridir.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Ulûhiyetin azameti, izzeti, istiklâliyeti, her şeyin, küçük olsun büyük olsun, yüksek olsun alçak olsun taht-ı tasarrufunda bulunduğunu istiyor. Senin hissetin veya hakaretin, onun tasarrufundan hariç kalmasına sebeb olamaz. Çünkü senin ondan bu’dun varsa da onun senden bu’du yoktur. Veya senin bir sıfatının hakareti vücûdunun hakaretini istilzam etmez. Veya mülk cihetinin mülevves olması, melekût cihetinin de mülevves olmasını iktizâ etmez. Ve keza, Hâlık’ın azameti, çirkin şeylerin tasarrufundan çıkmasını istilzam etmez. Bilakis azamet-i hakîkiye, îcad hususunda infiradı, tasarruf cihetiyle de ihâtayı iktizâ eder.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Maddî olan bir şey, kesafeti ne kadar fazla olursa o nisbette ince ve gizli şeyleri göremez ve onları idrâkten kasırdır. Fakat nur ve nurânî şeyler, ne kadar nurânîyette terakki ederse, o nisbette ince ve gizli şeylere nüfuzu tam ve keskin olur. Ve keza, ne kadar lâtif olursa, o derece maddiyatın içlerini keşfeder (Röntgen şuâı gibi). Mümkinatta mes’ele bu merkezde ise; Vâcib, Vâhid olan Nûr-ül Envâr ne derece

olacağı, bir derece anlaşıldı. Öyle ise azameti, tam ma’nasiyle ihâta, nüfuz, şümulü iktizâ ve istilzam eder.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Ekseriyet-i mutlakayı teşkil eden avâm-ı nâsın fehimleri Kur’ânca o kadar mürâat edilmiştir ki, birkaç dereceyi, birkaç ciheti ihtivâ eden bir mes’elede avâmın fehimlerine en me’nus en karib ciheti ve nazarlarına en vâzıh, en zâhir dereceyi söylüyor. Çünkü öyle olmasa, delilin neticeden hafî olması lâzımgelir.

Səs yoxdur