Mesnevi-i Nuriye | Şule | 240
(236-242)

İ’lem Eyyühel-Aziz! Kur’ânı Mu’cizü’l-Beyân’ın ba’zı âyetlerinin tekrarını iktizâ eden hikmetler, ba’zı ezkâr ve duâların da tekrarını iktizâ eder. Zîra Kur’ân, hakîkat ve şerîat, hikmet ve mârifet kitabı olduğu gibi; zikir, duâ ve dâvetin de kitabıdır. Duâda tekrar, zikirde tezkâr, dâvette te’kid lâzımdır.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Kur’ânın yüksek meziyetlerinden biri de şudur ki: Kesrete âid bahislerden sonra vahdet tezkirelerini yazıyor. Tafsilden sonra icmal yapıyor. Cüz’iyatın bahislerinden sonra rubûbiyeti mutlakanın düstûrlarını, sıfâtı kemâliyenin nâmûslarını fezlekeler ile zikrediyor. Bu gibi fezlekelerin, âyetlerin sonundaki fâideleri, âyetlerin ortalarında zikredilen mukaddemelere neticeler hükmündedirler. Veya illet olurlar; tâ ki sâmiin zihni âyetlerde zikredilen cüz’iyat ile meşgul olup ulûhiyeti mutlaka mertebesinin azametini unutmasın ki, ubûdiyeti fikriyesine halel gelmesin.

İ’lem Eyyühel-Aziz! Velilerin himmetleri, imdâdları, ma’nevî fiilleriyle feyiz vermeleri hâlî veya fiilî bir duâdır. Hâdi, Mugîs, Muîn ancak Allah’dır. Fakat insanda öyle bir lâtife, öyle bir hâlet vardır ki, o lâtife lîsaniyle her ne sual edilirse, velev ki fâsık da olsun Cenâbı Hak o lâtifeye hürmeten o matlubu yerine getirir. O lâtife pek uzaktan bana göründü ise de, teşhis edemedim.

İ’lem Eyyühel-Aziz! İlim ve yakîn şümulüne dahil olan ahvâli mâziye ile şek perdesi altında kalan ahvâli istikbâliye arasında şöyle bir mukayese yap:

Silsile-i nesebin ortasında, bir dedenin yerinde kendini farzet, otur. Sonra mevcûdâtı mâziye kafilesine dahil olan ecdâdınla henüz istikbâl rahminde kalıp da peyderpey vücûda çıkan evlâd ve ahfâdın arasında bir tefâvüt var mıdır? İyice bak! Evvelki kısım ilim ve ittikan ile Sâniin masnûu olduğu gibi, ikinci kısım da aynen o Sâniin masnûu olacaktır. Her iki kısım da, Sâniin ilmi ve müşâhedesi altındadır. Bu i’tibârla, ecdâdın iâdeten ihyası, evlâdının îcadından daha garîb değildir. Belki daha ehvendir. İşte bu mukayeseden anlaşıldı ki: Vukuatı mâziye, Sâniin bütün imkânatı istikbâliyeye kadir olduğuna şehâdet eden bir takım mu’cizelerdir.

Səs yoxdur