Muhakemat | Birinci Makale | 4
(4-66)

Cümle tahiyyat, ol Hâkim-i Ezel ve Hakîm-i Ezelî ve Rahman-ı Lemyezelî’ye elyaktır ki: Bizi İslâmiyetle serfiraz ve şerîat-ı garrayla sırat-ı müstakîme hidâyet etmiştir.

Öyle bir şerîat ki; akıl ve nakil, destbedest ittifak vererek ol şerîatın hakâikinin hakkaniyetini tasdik etmişlerdir.

Öyle hakâik ki; kökleri hakîkat zemîninde rüsuh ile beraber dal ve budakları kemalâtın göklerine yükselip, intişar edip.. öyle füruat ki; meyveleri saâdet-i dâreyndir. Ve bizi Kur’ân-ı Mu’cizle irşâd eylemiş...

Öyle kitap ki: Kaideleriyle hilkat-i âlemin kitabından dest-i kader ve kalem-i hikmetle mektub ve cârî olan kavânin-i amîka-i dakika-i İlâhîyeyi izhâr ettiğinden; ahkâm-ı âdilanesiyle nev’-i beşerin nizam ve müvazenet ve terakkisine kefil-i mutlak ve üstad-ı küll olmuştur.

Salavât-ı bînihaye, ol Server-i Kâinat ve Fahr-i Âlem’e hediye olsun ki: Âlem, enva’ ve ecnasıyla onun risâletine şehâdet ve mu’cizelerine delâlet ve hazine-i gaybdan getirdiği metâ-ı âlîye dellâllık ediyor. Güya âleme teşrif ettiğinden herbir nev’, kendi lîsan-ı mahsusuyla alkışladığı gibi; Sultan-ı Ezel, zemîn ve âsumanın evtârını intak edip herbir tel başka lîsanla mu’cizatının nağamatını inşad etmekle, o sadâyı şirin bu kubbe-i minada ilelebed tanînendaz etmiştir. Güya âsuman, kendi mi’rac ve melek ve kamerin elsine-i semâvîyesiyle risâletini tebrik.. ve zemîn, kendi hacer ve şecer ve hayvanın dilleriyle mu’cizelerine senâhân.. ve cevv-i feza, kendi cin ve bulutların işârâtıyla nübüvvetine beşâret ve sâyebân.. ve zaman-ı mâzi, enbiyâ ve kütüb ve kâhinlerin rumuz ve telvihatıyla o şems-i hakîkatın fecr-i sâdıkını göstererek müjdeci..

Səs yoxdur