Muhakemat | İkinci Makale | 87
(67-89)




Eğer istersen ulûm-u âliyenin itablarının dibacelerine bak. Eğer çendan o dibacelerde şu san’at-ı belâgat çok dakik ve latif olmazsa da; fakat ondaki beraatü’l-istihlal, bu hakîkata bir beraatü’l-istihlaldir. Hem de şu kitabın dibacesinde mu’cizata işâret yolunda Peygamberimizin zâtı, nübüvvetine mu’cize gösterilmiştir. Hem de Üçüncü Makale’nin dibacesinde kelime-i şehâdetin iki cümlesi birbirine şâhid gösterilmiştir. Hem de Yedinci Mukaddeme’de, inşikak-ı Kamer’e yere inmeyi ilâve edenlere denilmiş: Mu’cizenin kamerini münhasif ve Şems gibi bürhan-ı nübüvveti Süha gibi mahfî olmasına sebeb oldunuz. Buna kıyâsen şu hakîkate, şu kitabda birçok nümûne bulabilirsin. Zîra bu kitabın mesleği, benim gibi hârice boykotajdır. Hatta zaruret olmazsa, efkâr ve mesâilde ve misâllerde ve esalîbde hârice boykotaj etmektir. Fakat tevafuk-u hâtır olabilir. Zîra hakîkat birdir. Hangi kapıyla girsen, aynını göreceksin.

Hâtime

Söylenene bak, söyleyene bakma; söylenilmiştir... Fakat ben derim: Kim söylemiş? Kime söylemiş? Ne içinde söylemiş? Ne için söylemiş? Söylediği sözü gibi dikkat etmek, belâgat nokta-i nazarından lâzımdır, belki elzemdir.

İşâret: Ma’lûm olsun ki; fenn-i maânî ve beyânın mezayasının belâgatça mühim bir şartı, kasden ve amden garazın cihetine emarat ile işâret ve alâmatın nasbıyla kasd ve amdini göstermektir. Zîra onda tesâdüf bir para etmez.

Səs yoxdur