Muhakemat | Üçüncü Makale | 121
(90-137)
Dördüncü Meslek

Sahife-i müstakbelden, lasiyyema mes’ele-i şerîattır. İşte dört nükteyi nazar-ı dikkatten dûr etmemelisin.

Birincisi: Bir şahıs dört veya beş fende meleke sâhibi ve mütehassıs olmaz. Meğer hârika ola...

İkincisi: Mes’ele-i vâhide, iki mütekellimden sudûr eder. Birisi, mebde’ ve müntehası ve siyak ve sibaka mülâyemetini ve ehavatıyla nisbetini ve mevzi-i münâsibde isti’malini, yâni münbit bir zemînde sarfını nazara aldığı için o fende olan meharetine ve melekesine ve ilmine delâlet ettiği halde; öteki mütekellim şu noktaları ihmal ettiği için sathiyetine ve taklidiyetine delâlet eder. Halbuki kelâm yine o kelâmdır. Eğer aklın bunu farketmezse, ruhun hisseder.

Üçüncüsü: İkinci Mukaddeme’de geçtiği gibi bir iki asır evvel hârika sayılan keşif bu zamana kadar mestur kalsaydı, tekemmülü mebadi cihetiyle bir çocuk da keşfedebildiğini nazara al. On üç asır geri git, o zamanların te’siratından kendini tecrid et, dehşetengiz olan Ceziretü’l-Arab’da otur, dikkatle temâşâ et, görürsün ki: Ümmi, tecrübe görmemiş, zaman ve zemîn yardım etmemiş tek bir adam ki; yalnız zekâya değil, belki gâyet kesîr tecarübün mahsulü olan fünûnun kavâniniyle öyle bir nizam ve adâleti tesis ediyor ki: İstidad-ı beşerin kameti, netaic-i efkârı teşerrübünden tekebbür ederse, o şerîat dahi tevessü’ ederek ebede teveccüh eder. Kelâm-ı Ezelî’den geldiğini i’lân etmekle beraber, iki âlemin saâdetini te’min eder. İnsaf edersen, bu ise yalnız o zamanın insanlarının değil, belki nev’-i beşerin tavk-ı hâricinde göreceksin. Meğer evham-ı seyyie, senin şu tarafa müteveccih olan fıtratının tarf’ını (1) çürütmüş ola...

Dördüncüsü: Onuncu Mukaddeme’de geçtiği gibi, hem de ikinci nokta-i i’tirâzın cevabında da geleceği gibi şudur ki:

--------------------------------
(1): Dikkat lâzımdır.
Səs yoxdur