Şualar | Üçüncü Şuâ | 60
(44-62)

Hem nasıl ki bu kâinatı, zîruha, husûsan insana mükemmel bir saray hükmüne getiren ve Cenneti ve saadet-i ebediyeyi cin ve inse ihzar eden ve en küçük bir zîhayatı unutmayan ve en âciz bir kalbin tatminine ve taltifine çalışan rahmetinin hadsiz genişliğini.. ve zerrattan tâ seyyarata kadar bütün enva-ı mahlûkatı emirlerine itaat ettiren ve teshir ve tavzif eden hâkimiyetinin nihayetsiz vüs’atini haber vererek, mu’cizat ve hüccetleriyle isbat ederler; öyle de: Kâinatı, eczaları adedince risâleler içinde bulunan bir kitab-ı kebir hükmüne getiren ve Levh-i Mahfuz’un defterleri olan İmam-ı Mübin ve Kitab-ı Mübin’de bütün mevcûdâtın bütün sergüzeştlerini kaydedip yazan ve umum çekirdeklerde umum ağaçlarının fihristlerini ve proğramlarını ve zîşuurun başlarında bütün kuvve-i hâfızalarda, sâhiblerinin tarihçe-i hayatlarını yanlışsız, muntazaman yazdıran ilminin herşeye ihatasına ve herbir mevcûda çok hikmetleri takan, hatta herbir ağaçta meyveleri sayısınca neticeleri verdiren, ve herbir zîhayatta âzaları, belki eczaları ve hüceyratları adedince maslahatları takib eden, hatta insanın lîsanını çok vazifelerde tavzif etmekle beraber, taamların tatları adedince zevkî olan mîzancıklar ile teçhiz ettiren hikmet-i kudsiyenin herbir şeye şümûlüne; hem bu dünyada nümûneleri görülen celâlî ve cemâlî isimlerinin tecellileri daha parlak bir sûrette ebedü’l- âbâdda devam edeceğine ve bu fâni âlemde nümûneleri müşahede edilen ihsanatının daha şa’şaalı bir sûrette Dâr-ı Saadette istimrarına ve bekasına ve bu dünyada onları gören müştakların ebedde dahi refakatlarına ve beraber bulunmalarına bi’l-icmâ, bi’l-ittifak şehâdet ve delâlet ve işâret ederler.

Hem yüzer mu’cizat-ı bahiresine ve âyât-ı katıasına istinâden, başta Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve Kur’ân-ı Hakîm’in olarak, bütün ervah-ı neyyire ashabı olan enbiyalar ve kulûb-u nurânîye aktabı olan evliyalar ve ukûl-ü münevvere erbabı olan asfiyalar; bütün suhuf ve kütüb-ü mukaddesede, senin çok tekrar ile ettiğin va’dlerine ve tehdidlerine istinâden ve senin kudret ve rahmet ve inâyet ve hikmet ve celâl ve cemâlin gibi kudsî sıfatlarına ve şe’nlerine ve izzet-i celâline ve saltanat-ı rubûbiyetine i’timâden ve keşfiyat ve müşâhedât ve ilmelyakîn itikadariyle, saadet-i ebediyeyi cin ve inse müjdeliyorlar. Ve ehl-i dalâlet için Cehennem bulunduğunu haber verip ilân ediyorlar ve îman edip şehâdet ediyorlar.

Səs yoxdur