Şualar | OnBirinci Şuâ | 288
(205-299)

Ve bir ma’na-yı remziyle, Kur’ân’ın hizmetkârlarından olan Risâle-i Nur şâkirdlerine husûsi bir iltifat ile onların Eskişehir hapsinden, dehşetli bir şerden aynı tarihiyle kurtulmalarına ve haklarındaki imha plânının akîm bırakılmasına remzen haber verir; ma’nen “İstiaze ediniz” emreder gibi bir remz verir.

Hem meselâ:


cümlesi -şedde sayılmaz- bin üç yüz altmış bir (1361) ederek bu emsâlsiz harbin merhametsiz ve zâlîmane tahribatına rûmî ve hicrî tarihiyle parmak bastığı gibi; aynı zamanda bütün kuvvetleriyle Kur’ân’ın hizmetine çalışan Nur Şâkirdlerinin geniş bir imha plânından ve elîm ve dehşetli bir belâdan ve Denizli hapsinden kurtulmalarına tevâfukla, bir ma’na-yı remzî ile onlara da bakar. “Halk’ın şerrinden kendinizi koruyunuz.” gizli bir îma ile der.

Hem meselâ:


cümlesi -şeddeler sayılmaz- bin üç yüz yirmi sekiz (1328); eğer şeddedeki (lâm) sayılsa, bin üç yüz elli sekiz (1358) adediyle bu umûmî harbleri yapan ecnebi gaddarların, hırs ve hased ile bizdeki Hürriyet İnkılâbı’nın Kur’ân lehindeki neticelerini bozmak fikri ile tebeddül-ü saltanat ve Balkan ve İtalyan Harbleri ve Birinci Harb-i umûmî’nin patlamasıyla maddî ve ma’nevî şerlerin, siyasî diplomatların radyo diliyle herkesin kafalarına sihirbaz ve zehirli üflemeleriyle ve mukadderat-ı beşerin düğme ve ukdelerine gizli plânlarını telkin etmeleriyle bin senelik medeniyet terakkiyatını vahşiyane mahveden şerlerin vücûda gelmeye hazırlanmaları tarihine tevâfuk ederek,



’in tam ma’nasına tetabuk eder.

Hem meselâ:


cümlesi -şedde ve tenvin sayılmaz- yine bin üç yüz kırk yedi (1347) edip, aynı tarihte,

Səs yoxdur