Şualar | OnBirinci Şuâ | 299
(205-299)

Haddimden yüz derece ziyâde olan bu mektub muhteviyatını tevâzu ile reddetmek bir küfran-ı ni’met ve umum şâkirdlerin hüsn-ü zanlarına karşı bir ihânet olması ve aynen kabul etmek bir gurur, bir enâniyet ve benlik bulunması cihetiyle, umum nâmına Risâle-i Nur kâtibinin yazdığı bu uzun mektubu -on üç fıkraları ilâve edip- hem bir şükr-ü ma’nevî, hem gururdan, hem küfran-ı ni’metten kurtulmak için size bir sûretini gönderiyorum ki: Meyve’nin On Birinci Mes’elesinin âhirinde “Risâle-i Nur’un Isparta ve civarı talebelerinin bir mektubudur” diye ilhak edilsin. Ben bu mektubu, bu tadilât ile yazdığımız halde iki def’a bir güvercin yanımızdaki pencereye geldi. İçeriye girecekti, Ceylân’ın başını gördü girmedi. Birkaç dakika sonra başkası aynen geldi. Yine yazanı gördü girmedi. Ben dedim, herhalde evvelki serçe ve kuddüs kuşu gibi müjdecilerdir. Veyahut bu mektub gibi müteaddit mektubları yazdığımızdan, mübârek mektubun tadili ile mübârekiyetini tebrik için gelmişler kanaatımız geldi.

Said Nursî


* * *
Səs yoxdur