Şualar | Onİkinci Şuâ | 322
(300-322)
BU DEF’AKİ KÜÇÜK MÜDÂFAATIMDA DEMİŞTİM:

Risâle-i Nur’daki şefkat, vicdan, hakîkat, hak, bizi siyasetten men’etmiş. Çünkü; ma’sûmlar belâya düşerler, onlara zulmetmiş oluruz. Ba’zı zâtlar bunun izahını istediler. Ben de dedim:

Şimdiki fırtınalı asırda gaddar medeniyetten neş’et eden hodgâmlık ve asabiyet-i unsuriye ve umûmî harbden gelen istibdâdât-ı askeriye ve dalâletten çıkan merhametsizlik cihetinde öyle bir eşedd-i zulüm ve eşedd-i istibdâdât meydan almış ki, ehl-i hak hakkını kuvvet-i maddiye ile müdâfaa etse, ya eşedd-i zulüm ile, tarafgirlik bahânesiyle çok biçâreleri yakacak, o hâlette o da ezlem olacak ve mağlub kalacak. Çünkü, mezkûr hissiyatla hareket ve taarruz eden insanlar, bir-iki adamın hatasıyla yirmi-otuz adamı, âdi bahânelerle vurur, perişan eder. Eğer ehl-i hak, hak ve adalet yolunda yalnız vuranı vursa, otuz zayiata mukabil yalnız biri kazanır, mağlub vaziyetinde kalır. Eğer mukabele-i bilmisil kaide-i zalîmanesiyle, o ehl-i hak dahi bir-ikinin hatasiyle yirmi-otuz biçâreleri ezseler, o vakit, hak nâmına dehşetli bir haksızlık ederler.

İşte Kur’ânın emriyle, gâyet şiddetle ve nefretle siyasetten ve idareye karışmaktan kaçındığımızın hakîki hikmeti ve sebebi budur. Yoksa bizde öyle bir hak kuvveti var ki, hakkımızı tam ve mükemmel müdâfaa edebilirdik. Hem mâdem herşey geçici ve fânidir ve ölüm ölmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor ve zahmet ise rahmete kalboluyor; elbette biz, sabır ve şükürle tevekkül edip sükût ederiz. Zarar ile icbar ile sükûtumuzu bozdurmak ise; insafa, adâlete, gayret-i vataniyeye ve hamiyet-i milliyeye bütün bütün zıttır, muhaliftir.

Hulâsa-i kelâm: Ehl-i hükümetin ve ehl-i siyasetin ve ehl-i idarenin ve inzibatın ve adliye ve zabıtanın bizimle uğraşacak hiçbir işleri yoktur. Olsa olsa, dünyada hiçbir hükümetin müdâfaa edemediği ve aklı başında hiçbir insanın hoşlanmadığı küfr-ü mutlak ve dehşetli bir tâun-u beşerî ve maddiyyunluktan gelen zındıkanın taassubiyle, bir kısım gizli zındıklar şeytanetiyle ba’zı resmî me’murları aldatarak evhamlandırıp, aleyhimize sevketmek var. Biz de deriz: Değil böyle birkaç vehhamı, belki dünyayı aleyhimize sevketseler, Kur’ân’ın kuvvetiyle, Allah’ın inâyetiyle kaçmayız. O irtidadkâr küfr-ü mutlaka ve o zındıkaya teslim-i silâh etmeyiz!..

Said Nursî


* * *
Səs yoxdur