Şualar | OnDördüncü Şuâ | 485
(384-508)

Eğer îman ile Allah’a bağlanmak ve dinin evamirine itaat ederek ahlâksızlık ve îmansızlık gibi korkunç âfetlerden insanları kurtarmak ve İslâmiyet’in dâimî saadetiyle onu mes’ud etmek bir cürüm ise; o vakit hayat-ı içtimâîye için zararlıdır denilebilir. Yoksa en büyük bir iftiradır ve kat’iyyen afvedilmez bir cürümdür. Risâle-i Nur’un hedefi dünya değil, dâimî âhiret saadeti ve bütün hayat-ı dünyeviyedeki hüsn-ü cemâl onun cilve-i cemâlinin bir nevi gölgesi ve bütün Cennet bütün letaifiyle bir lem’a-i muhabbeti olan bir Dâim-i Bâki’nin bir Rahîm-i Zülcemâl’in rızasıdır. Böyle İlâhî ve kudsî ve çok yüce bir gaye varken, süflî ve günahlı ve neticesiz, halkı hükümet aleyhine teşvik gibi fâniliklerden Risâle-i Nur’u binler def’a tenzih eyleriz. Ve bizim îmanî çalışmalarımızı ve dinî bilgiler öğrenmemizi istemeyen, bu şekil iftiralarla bizi ezmeğe çalışanların şerlerinden Allah’a sığınıyoruz.

Sayın Hâkimler!

Otuz üç âyât-ı kerîmenin işârâtı ve İmam-ı Ali (R.A.) ve Gavs-ı A’zam’ın (R.A.) ve yüzlerle ehl-i tahkikin takdirkârane beyânatıyla bir nur-u Kur’ân olduğu ve ona yapışanların inşâallah îmanlarını kurtaracakları kat’i tahakkuk eden Risâle-i Nur, kat’iyyen söndürülemez, kaybedilemez. Buna misâl: Yirmi beş seneden beri onu imha etmek gayesiyle yapılan hücumlar bilâkis onun fevkalâde yayılmasına ve parlamasına vesile oldu. Çünkü; onun sâhibi ezelden ebede kadar herşey kudret-i ezelîsinde ve emrinde olan bir Sultan-ı Zülcelâl’dir. Çünkü onun hakâikleri Kur’ânın hakîkatlarıdır ve Cenâb-ı Hakk’ın hıfz ve inâyetiyle dâima parlayacaktır inşâallah...

Sayın Hâkimler!

Îman ve İslâmiyeti en yüksek bir sevgi ve iştiyakla öğreten ve rıza-i İlâhîden başka bir hedef ve maksad tanımayan ve bu asırda Kur’ânın bir mu’cize-i kübrâsı ve tefsir-i nuranîsi olduğu kat’i tahakkuk eden Risâle-i Nur’u okumak ve yazmak ve onun hakâik-i îmaniyeyi ders veren risâlelerini mü’min kardeşlerine vermek bir suç ise; ve dinin evâmir-i kudsiyesinden olan rabıta-i diniye ve uhuvvet-i İslâmiye ve Allah sevgisi uğrunda îman ve Kur’ân yolunda birleşmek gibi mukaddes ve İlâhî ve uhrevî kardeşlik bir cemiyet ise; böyle mübârek bir cemiyete mensub olmak benim için büyük bir saadettir.

Səs yoxdur