Şualar | OnBeşinci Şuâ | 620
(529-621)

Bu nevi işârât-ı gaybiyeye itiraz edilmez. Ehl-i hakîkatın nihayetsiz işârât-ı Kur’âniyeden had ve hesaba gelmeyen istihraclarını inkâr edemeyen, bunu da inkâr etmemeli ve edemez.

Amma benim gibi ehemmiyetsiz bir adamın elinde böyle ehemmiyetli bir eserin zuhur etmesini istiğrab ve istib’ad edip böyle itiraz eden zât, eğer buğday tanesi kadar çam çekirdeğinden dağ gibi çam ağacını halkeylemek azamet ve kudret-i İlâhîyeye delil olduğunu düşünse, elbette bizim gibi âciz-i mutlak ve fakir-i mutlakta böyle ihtiyac-ı şedid zamanında böyle bir eser zuhuru, vüs’at-i rahmet-i İlâhîyeye delildir demeye mecbûr olur. Ben sizi ve mu’terizleri Risâle-i Nur’un şeref ve haysiyetiyle te’min ediyorum ki: Bu işâretler ve evliyanın îmalı haberleri, remizleri, beni dâima şükre ve hamde ve kusurlarımdan istiğfara sevketmiş. Hiçbir vakitte ve hiçbir dakika nefs-i emmâreme medâr-ı fahr ve gurur olacak bir enaniyet ve benlik vermediğini, size bu yirmi sene hayatımın gözünüz önünde tereşşuhatiyle isbat ediyorum. Evet bu hakîkatla beraber insan kusurdan, nisyandan hâlî değil. Benim bilmediğim çok kusurlarım var. Belki de fikrim karışmış, risâlelerde ba’zı hatalar olmuş. Fakat Kur’ân’ın hurufat-ı kudsiyesinin yerine beşerin tercümesini ikame perdesi altında, noksan huruflarla yeni hat altında tahrifkârâne ehl-i dalâletin te’vilat-ı fâsideleri âyâtın sarahatını incitmelerine bakmıyor gibi, biçâre mazlum bir adamın kardeşlerinin îmanını kuvvetlendirmek için bir nükte-i i’caziyeyi beyân ettiği için hizmet-i îmaniyesine fütur verecek derecede itiraz, elbette değil ehl-i hakîkat zâtlar belki zerre mikdar insafı bulunan itiraz edemez.

Bunu da ilâveten beyân ediyorum. Bu zamanda gâyet kuvvetli ve hakîkatlı milyonlarla fedâkârları bulunan meşrebler, meslekler, tarîkatlar, bu dehşetli dalâlet hücumuna karşı zâhiren mağlubiyete düştükleri halde benim gibi yarım ümmi ve kimsesiz ve mütemadiyen tarassud altında, karakol karşısında ve müdhiş, müteaddit cihetlerle aleyhimde propagandalar ve herkesi benden tenfir etmek vaziyetinde bulunan bir adam, o mesleklerden daha ileri, daha kuvvetli dayanan Risâle-i Nur’a sâhib değildir ve o eser onun hüneri olamaz, onunla iftihar edemez.

Səs yoxdur