Şualar | Birinci Şuâ | 658
(622-665)

Evet Resail-in Nur’un yüz yirmi dokuz risâleleri, yüz yirmi dokuz elektrik lâmbalarının şişeleri misillû Kur’ân nur-u a’zamından uzanan tellerin başlarına takılıp o nuru neşrettikleri meydandadır. Risâle-i Nur’un yarı ismi iki def’a bu cümle-i âyette bulunmasiyle o münâsebeti pek letâfetlendiriyor.

YİRMİ SEKİZİNCİ ÂYET:

Sûre-i Tevbe’de:


âyetindeki



cümlesi, kuvvetli ve letâfetli münâsebet-i ma’nevîyesiyle beraber şeddeli “lâmlar” birer ve şeddeli asıl kelimeden olduğundan iki sayılmak cihetiyle bin üç yüz yirmi dört (1324) ederek, Avrupa zâlimleri devlet-i İslâmiyenin nurunu söndürmek niyetiyle müdhiş bir sû-i kasd plânı yaptıkları ve ona karşı Türkiye hamiyetperverleri, hürriyeti yirmi dörtte ilâniyle o plânı akîm bırakmağa çalıştıkları halde, maatteessüf altı-yedi sene sonra, harb-i umûmî neticesinde yine o sû-i kasd niyetiyle Sevr Muahedesinde Kur’ânın zararına gâyet ağır şeraitle kâfirane fikirlerini yine icra etmek olan plânlarını akîm bırakmak için Türk milliyetperverleri cumhuriyeti ilânla mukabeleye çalıştıkları tarihi olan bin üç yüz yirmi dörtden, tâ otuz dörde, tâ elli dörde tam tamına tevâfukla, o herc ü merc içinde Kur’ânın nurunu muhafazaya çalışanlar içinde Resail-in Nur müellifi yirmi dörtte (1324) ve Resail-in Nur’un mukaddematı otuz dörtte (1334) ve Resail-in Nur’un nurânî cüzleri ve fedakâr şâkirdleri elli dörtte (1354) mukabeleye çalışmaları göze çarpıyor.

Səs yoxdur