Şualar | Sekizinci Şuâ | 689
(666-692)

Elcevab: Ma’lûmdur ki, ba’zı vakit olur bir dakika; bir saat ve belki bir gün, belki seneler kadar.. ve bir saat; bir sene, belki bir ömür kadar netice verir ve ehemmiyetli olur. Meselâ: Bir dakikada şehid olan bir adam, bir velâyet kazanır; ve soğuğun şiddetinden incimad etmek zamanında ve düşmanın dehşet-i hücumunda bir saat nöbet, bir sene ibadet hükmüne geçebilir. İşte aynen öyle de: Risâle-i Nur’a verilen ehemmiyet dahi, zamanın ehemmiyetinden, hem bu asrın şeriat-ı Muhammediyeye (A.S.M.) ve şeair-i Ahmediyeye (A.S.M.) ettiği tahribatın dehşetinden, hem bu âhirzamanın fitnesinden eski zamandan beri bütün ümmet istiaze etmesi cihetinden, hem o fitnelerin savletinden mü’minlerin îmanlarını kurtarması noktasından Risâle-i Nur öyle bir ehemmiyet kesbetmiş ki; Kur’ân ona kuvvetli işâretle iltifat etmiş. Ve Hazret-i İmâm-ı Ali (R.A.) üç kerâmetle ona beşaret vermiş ve Gavs-ı A’zam (R.A.) kerâmetkârane ondan haber verip tercümanını teşci’ etmiş. Evet bu asrın dehşetine karşı, taklidî olan itikadın istinad kal’aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş olduğundan her mü’min, tek başiyle dalâletin cemâatle hücumuna mukavemet ettirecek gâyet kuvvetli bir îman-ı tahkikî lâzımdır ki dayanabilsin. Risâle-i Nur, bu vazifeyi en dehşetli bir zamanda ve en lüzumlu ve nâzik bir vakitte, herkesin anlayacağı bir tarzda, hakâik-i Kur’âniye ve îmaniyenin en derin ve en gizlilerini gâyet kuvvetli bürhanlar ile isbat ederek, o îman-ı tahkikîyi taşıyan hâlis ve sâdık şâkirdleri dahi, bulundukları kasaba, karye ve şehirlerde -hizmet-i îmaniye itibariyle- âdeta birer gizli kutub gibi, mü’minlerin ma’nevî birer nokta-i istinadı olarak, bilinmedikleri ve görünmedikleri ve görüşülmedikleri halde, kuvve-i ma’nevîye-i itikadları cesur birer zabit gibi, kuvve-i ma’nevîyeyi ehl-i îmanın kalblerine verip, mü’minlere ma’nen mukavemet ve cesaret veriyorlar.

İkinci Sual: Kerâmet izhar edilmezse daha evlâ olduğu halde, neden sen ilân edersin?

Elcevab: Bu, bana âid bir kerâmet değildir. Belki, Kur’ânın i’câz-ı ma’nevîsinden tereşşuh ederek has bir tefsirinden kerâmet sûretinde bizlere ve ehl-i îmana bir ikram-ı Rabbânî ve in’am-ı İlahîdir. Elbette mu’cize-i Kur’âniye ve onun lem’aları izhar edilir.

Səs yoxdur