Şualar | Yirmi Dokuzuncu Lem’adan İkinci Bab | 700
(693-700)

Ve keza bütün ni’met hazinelerini açmak salâhiyetinde olan ni’met-i îmana vesile olan Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm dahi öyle bir ni’mettir ki; nev-i beşer ilel’ebed o zâtı (A.S.M.) medh ü sena etmeye borçludur.

Ve keza maddî ve ma’nevî bütün ni’metlerin envâ’ına fihriste ve kaynak olan İslâmiyet ve Kur’ân ni’meti de gayr-ı mütenahî hamdleri bil’istihkak istilzam eder.

Sekizinci Nokta: Öyle bir Allah’a hamdolsun ki, kâinat ile ta’bir edilen şu Kitab-ı Kebir ve onun tefsiri olan Kur’ân-ı Azîmüşşan’ın beyânına göre bütün babları ile fasılları ve bütün sahifeleri ile satırları ve bütün kelimatı ile harfleri, o Zât-ı Akdes’e -sıfât-ı cemaliye ve kemâliyesini izhar ile- hamd ü senâhandır.

Şöyle ki: O kitab-ı kebirin her bir nakşı, küçük olsun büyük olsun (karınca kaderince) Vâhid ve Samed olan nakkaşının evsâf-ı celâliyesini izhar ile hamd ü senâlar eder. Ve keza, o kitabın herbir yazısı Rahman ve Rahîm olan kâtibinin evsaf-ı cemâlini göstermekle senâhan oluyor. Ve keza, o kitabın bütün yazıları, noktaları, nakışları, esmâ-i hüsnânın tecelliyat ve cilvelerine makes ve mazhar olmak ciheti ile o Zât-ı Akdes’i takdis, tahmid, temcid ile senâhandır. Ve keza o kitabın her bir nazmı, kasidesi Kadîr, Alîm olan nâzımını takdis ile tahmid eyler.

Dokuzuncu Nokta:(*) .........

Said Nursî

(*): Bu gibi şifrelerin anahtarı bende yoktur ki açayım. Maahâza oruçlu bir kafa, ne o şifreleri açabilir ve ne o darbları yapabilir. Kusura bakmayınız, bu kadarı da ancak müellifinin ma’nevî yardımı ile ve leyle-i kadrin bereketi ile ve Mevlâna’nın komşuluğundan istifade ile yapabildim...

Mütercim
Abdülmecid Nursî

Səs yoxdur