Siracinnur Mecmuası | Yirmibeşinci Lema | 39
(21-44)

Evet, dünyaya muhabbet ve alâka yüzünden güya, adeta, ehl-i gafletin dünya gibi büyük, hasta, ma’nevî bir vücûdu vardır. Îman ise; o dünya gibi zeval ve firak darbelerine, yara ve bere içinde olan o ma’nevî vücûduna birden şifa verip; yaralardan kurtarıp, hakîki şifa verdiğini pek çok Risâlelerde kat’i isbat etmişiz...

Başınızı ağrıtmamak için kısa kesiyorum. Îman ilacı ise; feraizi mümkin oldukça yerine getirmekle te’sirini gösteriyor. Gaflet ve sefahet ve hevesat-ı nefsaniye ve lehviyat-ı gayr-ı meşrua, o tiryakın te’sirini men’eder. Hastalık, mâdem gafleti kaldırıyor; iştihayı kesiyor; gayr-ı meşru keyflere gitmeye mâni oluyor; ondan istifade ediniz. Hakîki îmanın kudsî ilaçlarından ve nurlarından tevbe ve istiğfar ile, duâ ve niyaz ile isti’mal ediniz...

“Cenâb-ı Hak sizlere şifa versin , hastalıklarınızı keffaretü’z-zünub yapsın”. Âmin Âmin Âmin


Meâli: “Bu kitab her derde dermandır.” Tevâfukat-ı lâtifedendir ki; Re’fet Bey’in birinci tesvidden gâyet süratle yazdığı nüsha ile beraber, Husrev’in yazdığı diğer bir nüshada, ihtiyarsız hiç düşünmeden, satır başlarında gelen elifleri saydık; aynen bu

Səs yoxdur