Siracinnur Mecmuası | Dördüncü Şua | 98
(90-107)

Hem hadsiz zîhayatların Hâlıklarına vâsıfâne tahiyyatlarını ve şâkirane tesbihat hediyelerini anlamak, müşahade etmek ve şehâdetle ilân etmektir.

Hem lisân-ı hal ve lisân-ı kal ve lisân-ı ubûdiyet ile Hayy-ı Kayyumun mehâsin-i rububiyyetini izhar etmektir.

İşte bunlar gibi hayatın yüksek hukukları uzun zaman istemediği gibi, hayatı bin derece i’la eder ve dünyevi olan hukuk-u hayatiyeden yüz derece daha kıymetdardır diye ilme’l-yakîn ile bildim ve dedim: Sübhanallah! Îman ne kadar kıymetdar ve hayatdardır ki, hangi şeye girse canlandırır, ve bir şûlesi böyle fâni hayatı, bâkiyane hayatlandırır, üstündeki fenâyi siler.

Üçüncü Mes’ele: Hayatımın Hâlıkıma bakan fıtrî vazifelerine ve ma’nevî faidelerine baktım, gördüm ki: Hayatım, hayatın Hâlıkına üç cihetle âyinedarlık ediyor:

Birinci Vecih: Hayatım, acz ve za’fiyle ve fakr ve ihtiyaciyle Hâlık-ı hayatın kudret ve kuvvetine ve gına rahmetine âyinedarlık eder. Evet nasıl ki, açlık derecesiyle yemeğin lezzet dereceleri ve karanlığın mertebeleriyle ışık mertebeleri ve soğuğun mikyasıyle hareretin mîzan dereceleri bilinir; öyle de, hayatımdaki hadsiz acz ve fakr ile beraber hadsiz ihtiyaçlarımı izâle ve hadsiz düşmanlarımı def’ etmek noktasında Hâlıkımın hadsiz kudret ve rahmetini bildim; sual ve duâ ve iltica ve tezellül ve ubûdiyet vazifesini anladım ve aldım.

İkinci Vecih: Hayatımdaki cüz’î ilim ve irade ve sem’ ve basar gibi ma’nalariyle Hâlıkımın küllî ve ihâtalı sıfatlarına ve şuunatına âyinedarlıktır. Evet, ben kendi hayatımda ve şuurlu fiillerimde bilmek, işitmek, görmek, söylemek, istemek gibi çok ma’nalariyle bildim ki, bu kâinatın şahsımdan büyüklüğü derecesinde daha büyük bir mikyasta Hâlıkımın muhit ilmini, irâdesini, sem’ ve basar ve kudret ve hayat gibi evsâfını ve muhabbet ve gazab ve şefkat gibi şuunatını anladım; îman ederek tasdik ettim ve i’tiraf ederek bir mârifet yolunu daha buldum.

Üçüncü Vecih: Hayatımda nakışları ve cilveleri bulunan Esmâ-i İlâhîyyeye âyinedarlıktır.

Səs yoxdur