Siracinnur Mecmuası | Denizli Müdafaanamesi | 206
(180-248)

Ba’zı zındıkların şeytanetiyle, Risâle-i Nur’a karşı çevrilen plânlar ve hücumlar, İnşaallah bozulacaklar. Onun şâkirtleri başkalara kıyas edilmez dağıttırılmaz, vazgeçirilmez. Cenâb-ı Hakkın inâyetiyle mağlup edilmezler.

Eğer maddî müdafaadan Kur’ân men’etmeseydi, bu milletin can damarı hükmünde, umumun teveccühünü kazanan ve her tarafta bulunan o şâkirtler, Şeyh Said ve Menemen hâdiseleri gibi, Cüz’î ve neticesiz hâdiselerle bulaşmazlar. Allah etmesin! Eğer mecbûriyet-i kat’iyye derecesinde onlara zulm edilse ve Risâle-i Nur’a hücum olsa: Elbette hükümeti iğfal eden zındıklar ve münâfıklar bin derece pişman olacaklar.

Elhasıl: Mâdem biz ehl-i dünyanın dünyalarına ilişmiyoruz onlar da bizim âhiretimize ve îmanî hizmetimize ilişmesinler.

Mevkuf

Said Nursî


Denizli’nin insaflı Müddei umûmîsinin iddianâmesine karşı evvelen (beş altı esas) olarak, Müddei umûmî beye evvelce yazılan bir küçük müdafaayı, bir i’tirâznâme ve sâniyen mahkemenin elinde bulunan, Eskişehir müddei umûmîsinin iddianâmesine mukabil verilen, eski i’tirâznâme ve müdafaayı ve sâlisen küçük müdafaadaki (Beş altı esasa) (Üç dört esası) bir i’tirâznâme olarak, iddia makamına, ağır ceza mahkemesine takdim ediyorum:

Birinci Esas: İddianâmade başka yerlerdeki sathî tahkikata binâen, bize bir cem’iyyet-i siyasiye noktasında bakmış. Buna cevabımız:

Evvelen: Bütün benimle arkadaşlık eden zâtların şehâdetiyle, on dokuz seneden beri, hiçbir gazeteyi okumayan ve dinlemeyen ve sormayan ve bu iki sene beş aydır, harb-i umûmîden hiçbir haber almayan ve merak etmeyen ve bilmeyen bir adam, elbette siyasetle hiçbir alâkası yoktur. Ve siyasî cem’iyyetler ile hiçbir münâsebeti olmaz.

Səs yoxdur