İman ve Küfür Müvazeneleri | Onüçüncü Söz | 52
(51-68)

O i’dam-ı ebedî, o dipsiz, nihayetsiz haps-i münferidden kurtulmak çaresini aramak ve kabir kapısını bir âlem-i bâkîye, bir saadet-i ebediyeye ve âlem-i nura açılan bir kapıya kendi hakkında çevirmek hâdisesi; o insanın dünya kadar büyük bir mes’elesidir.

Bu kat’î hakikat, bu üç yol ile bulunduğunda ve bu üç yolun da mezkûr üç hakikat ile olacağını ihbar eden yüz yirmi dört bin muhbir-i sâdık, ellerinde nişane-i tasdik olan mu’cizeler bulunan enbiyalar ve o enbiyaların haber verdikleri aynı haberleri, keşf ve zevk ve şuhud ile tasdik eden ve imza basan yüz yirmi dört milyon evliyanın aynı hakikate şehadetleri ve hadd ü hesaba gelmeyen muhakkiklerin, kat’î delilleriyle o enbiya ve evliyânın verdikleri aynı haberleri− aklen ilmelyakîn derecesinde (*) isbat ettikleri ve yüzde doksan dokuz ihtimal-i kat’î ile: “Îdam ve zindan-ı ebedîden kurtulmak ve o yolu saadet-i ebediyeye çevirmek, yalnız îmân ve itaat iledir...” diye ittifaken haber veriyorlar.

Acaba yüzde bir ihtimal-i helâket bulunan bir tehlike yolunda gitmemek için, bir tek muhbirin sözü nazara alınsa ve onun sözünü dinlemeyip o yolda giden adamın, endişe-i helâketten gelen elem-i mânevî, onun yemek iştihasını kaçırdığı halde; böyle yüz binler sâdık ve musaddak muhbirlerin yüzde yüz ihtimal ile, dalâlet ve sefahet; göz önündeki kabir darağacına ve ebedî haps-i münferidine kat’î sebeb olduğunu ve îmân, ubûdiyet yüzde yüz ihtimal ile o darağacını kaldırıp, o haps-i münferidi kapatıp, şu göz önündeki kabri, bir hazine-i ebediyeye, bir saray-ı saadete açılan bir kapıya çeviriyor diye ihbar eden ve emârelerini ve âsârlarını gösterdikleri halde, bu acib ve garib ve dehşetli ve azametli mes’ele karşısında bulunan bîçâre insan ve bâhusûs Müslüman:

------------------------------
(*) Onlardan birisi Risale-i Nur’dur. Meydandadır.
Səs yoxdur