İman ve Küfür Müvazeneleri | Onyedinci Söz | 83
(72-92)

Evet, her kim ki rahmetin nihayetsiz denizini bulsa, elbette bir katre serab hükmünde olan cüz’-i ihtiyarına îti-mad etmez; rahmeti bırakıp ona müracaat etmez...

Eyvah! Aldandık. Şu hayat-ı dünyeviyeyi sabit zannettik. O zan sebebiyle bütün bütün zâyi ettik. Evet, şu güzerân-ı hayat, bir uykudur, bir rüya gibi geçti. Şu temelsiz ömür dahi, bir rüzgâr gibi uçar gider...

Kendine güvenen ve ebedî zanneden mağrur insan, zevale mahkûmdur. Sür’atle gidiyor. Hâne-i insan olan dünya ise, zulümat-ı ademe sukut eder. Emeller bekasız, elemler ruhta bâki kalır.

Madem hakikat böyledir; gel ey hayata çok müştak ve ömre çok tâlib ve dünyaya çok âşık ve hadsiz emeller ile ve elemler ile mübtelâ bedbaht nefsim! Uyan, aklını başına al! Nasılki yıldız böceği, kendi ışıkçığına îtimad eder, gecenin hadsiz zulümatında kalır. Bal arısı, kendine güvenmediği için, gündüzün güneşini bulur. Bütün dostları olan çiçek-leri, güneşin ziyâsıyla yaldızlanmış müşahede eder. Öyle de: Kendine, vücuduna ve enâniyetine dayansan, yıldız böceği gibi olursun.

Səs yoxdur