İman ve Küfür Müvazeneleri | Gençlik Rehberi | 214
(209-214)

Madem hakikat budur. Ve madem her güzel, güzelliğini sever ve elinden geldiği kadar muhafaza etmek ister ve bozulmasını istemez. Ve madem güzellik bir nîmettir. Nimete şükredilse mânen ziyadeleşir. Şükredilmezse değişir, çirkinleşir. Elbette aklı varsa, hüsün ve cemalini günahları kazanmak ve kazandırmak ve çirkin ve zehirli yapmak ve o nîmeti küfran ile medar-ı azab bir sûrete çevirmekten bütün kuvvetiyle kaçacak. Ve o fâni, beş on senelik cemâli bâkileştirmek için, meşrû bir tarzda istimâl ile, o ni’mete şükredecek. Yoksa ihtiyarlıkta uzun zaman istiskale mâruz kalıp, me’yusâne ağlayacak.

Eğer terbiye-i İslâmiye dâiresinde, âdâb-ı Kur’aniye zînetiyle o cemâl güzelleştirilse; o fâni hüsün, mânen bâki kalacağı ve Cennette hûrilerin cemâlinden daha şirin ve daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadîste kat’iyyetle sabittir. Eğer o güzelin zerre mikdar aklı varsa, bu güzel ve parlak ve ebedî neticeyi elinden kaçırmayacak...

Səs yoxdur