İşaratu-l İcaz | Ecnebi Feylesofların Şehadetleri | 216
(213-223)
(Nur Çeşmesi’nde ve Risâle-i Nur’da yazılan bu nevi feylesoflardan kırk altıncısıdır.)

Zât-ı Kibriya Hakkındaki Âyetlerin Ulviyeti ve Kur’ân’ın Kudsî Nezaheti

Mister John Davenport, “Hazret-i Muhammed (A.S.M.) ve Kur’ân-ı Kerîm” ünvanlı eserinde Kur’ân-ı Kerîm’den bahsederken, şu sözleri söylüyor:

Kur’ân’ın sayısız husûsiyetleri içinde bilhassa ikisi fevkalâde mühimdir:

1- Zât-ı Kibriya’yı ifade eden âyâtın ahengindeki ulviyettir. Kur’ân-ı Kerîm, beşerî za’flardan herhangi birisini Zât-ı Kibriya’ya isnaddan münezzehtir.

2- Kur’ân başından sonuna kadar gayr-ı beliğ, gayr-ı ahlâkî, yahud terbiyeye muhalif fikirlerden, cümlelerden ve hikâyelerden tamamen münezzehtir.

Halbuki bütün bu nakîsalar, Hristiyanların ellerindeki muharref kitâb-ı mukaddeste mebzûliyetle vardır.

John DAVENPORT


* * *

Kur’ân Serapa Samimiyet ve Hakkaniyetle Doludur

Carlyle (Karlayl) şöyle diyor:

Kur’ân’ı bir kerre dikkatle okursanız, onun husûsiyetlerini izhâra başladığını görürsünüz. Kur’ân’ın güzelliği, diğer bütün edebî eserlerin güzelliklerinden kabil-i temyizdir. Kur’ân’ın başlıca husûsiyetlerinden biri, onun asliyetidir. Benim fikir ve kanaatıma göre, Kur’ân serapa samimiyet ve hakkaniyetle doludur. Hazret-i Muhammed’in (A.S.M.) cihana tebliğ ettiği da’vet, hak ve hakîkattır.

CARLYLE


* * *

Müslümanlık, tecessüd ve teslis akidesini reddeder

İngiltere’nin en meşhur ve en büyük müverrihlerinden Edward Gibbon (Edvor Gibon) “Roma İmparatorluğu’nun İnhitat ve Sukutu” adlı eserinde şöyle diyor :

Səs yoxdur