Lemalar | Yedinci Lema | 29
(28-39)
BİRİNCİSİ:

ilâ âhir.. Feth-i Mekkeyi vukuundan evvel kat’iyyetle haber veriyor. İki sene sonra haber verdiği tarzda vukubulmuştur.

İKİNCİSİ:

ifade ediyor ki: Sulh-u Hudeybiye, çendan zâhirî İslâm aleyhinde görülmüş ve Kureyşîler bir derece galib görünmüş olduğu halde ma’nen Sulh-u Hudeybiye, ma’nevî büyük bir fetih hükmünde olacak ve sâir fütûhatın da anahtarı olacak diye ihbar ediyor. Filhakika, Sulh-u Hudeybiye ile çendan maddî kılınç, kılıfına muvakkaten konuldu. Fakat Kur’ân-ı Hakîm’in barika-âsa elmas kılıncı çıktı, kalbleri, akılları fethetti. Musalaha münâsebetiyle birbiriyle ihtilât ettiler. Mehâsin-i İslâmiyet, Envâr-ı Kur’âniye, inad ve taassubat-ı kavmiye perdelerini yırtarak, hükmünü icra ettiler. Meselâ: Bir dâhiye-i harb olan Hâlid Bin Velid ve bir dâhiye-i siyaset olan Amr İbnü’l-Âs gibi, mağlubiyeti kabul etmeyen zâtlar, Sulh-u Hudeybiye ile cilvesini gösteren seyf-i Kur’ânî onları mağlub edip, Medine-i Münevvereye kemâl-i inkıyad ile İslâmiyete gerdendâde-i teslim olduktan sonra Hazret-i Halid, bir “Seyfullah” şekline girdi ve fütûhat-ı İslâmiyenin bir kılıncı oldu.

MÜHİM BİR SUAL: Fahrü’l-Âlemîn ve Habib-i Rabbü’l-Âlemîn Hazret-i Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Sahabelerinin, müşrikîne karşı Uhud’un nihayetinde ve Huneyn’in bidayetinde mağlûbiyetinin hikmeti nedir?

ELCEVAP: Müşrikler içinde, o zamanda saff-ı Sahabede bulunan Ekâbir-i Sahabeye istikbâlde mukabil gelecek Hazret-i Hâlid gibi çok zâtlar bulunduğundan, şanlı ve şerefli olan istikbâlleri nokta-i nazarında bütün bütün izzetlerini kırmamak için, Hikmet-i İlâhîyye, hasenat-ı istikbâliyelerinin bir mükâfat-ı muaccelesi olarak mâzide onlara vermiş, bütün bütün izzetlerini kırmamış. Demek mâzideki Sahabeler, müstakbeldeki Sahabelere karşı mağlup olmuşlar. Tâ o müstakbel Sahabeler, berk-i süyûf korkusiyle değil, belki bârika-i hakîkat şevkiyle İslâmiyete girsin ve o şehâmet-i fıtriyeleri çok zillet çekmesin.

ÜÇÜNCÜSÜ:kaydıyla ihbar diyor ki: “Sizler emniyet-i mutlaka içinde Kâbeyi tavaf edeceksiniz.” Halbuki ceziretü’l-Arabdaki bedevî akvam,

Səs yoxdur