Lemalar | Onuncu Lema | 48
(40-48)

Küfür devam ettiği için, onlar ekseriyetle çabuk tokat yemiyorlar. Nasılki küçük kabahatleri işleyenlerin, nahiyelerde cezaları verilir. Büyük kabahatleri de büyük mahkemelere gönderilir. Öyle de: Ehl-i îmanın ve has dostların hükmen küçük hataları, çabuk onları temizlemek için kısmen dünyada ve sür’aten verilir. Ehl-i dalâletin cinâyetleri, o kadar büyüktür ki: Kısacık hayat-ı dünyeviyeye cezaları sığışmadığından, muktezâ-yı adalet olarak Âlem-i bekadaki Mahkeme-i Kübrâya havale edildiği için, ekseriyetle burada cezaya çarpılmıyorlar.

İşte Hadis-i Şerifte mezkûr hakîkata dahi işâret ediyor. Yâni: Dünyada şu mü’min, kısmen kusuratından cezasını gördüğü için dünya onun hakkında bir dâr-ı cezadır. Dünya, onların saadetli âhiretlerine nisbeten bir zindan ve Cehennemdir. Ve kâfirler mâdem Cehennemden çıkmayacaklar. Hasenatlarının mükâfatlarını kısmen dünyada gördükleri ve büyük seyyiatları te’hir edildiği cihetle, onların âhiretine nisbeten dünya, Cennetleridir. Yoksa mü’min bu dünyada dahi kâfirden ma’nen ve hakîkat nokta-i nazarında çok ziyâde mes’uddur. Âdeta mü’minin îmanı, mü’minin ruhunda bir Cennet-i ma’nevîye hükmüne geçiyor; kâfirin küfrü, kâfirin mâhiyetinde ma’nevî bir Cehennemi ateşlendiriyor.


Səs yoxdur