Lemalar | Yirmidördüncü Lema | 203
(195-204)

Az olmayan bu nevi vukuat da gösteriyor ki; mübârek tâife-i nisaiye, fıtraten yüksek ahlâka menşe olduğu gibi, fısk ve sefahette dünya zevki için kabiliyetleri yok hükmündedir. Demek onlar dâire-i terbiye-i İslâmiye içinde mes’ud bir aile hayatını geçirmeğe mahsus bir nevi mübârek mahlukturlar. Bu mübârekleri ifsad eden komiteler kahrolsunlar!.. Allah bu hemşirelerimi de bu serserilerin şerlerinden muhafaza eylesin, âmîn.

Hemşirelerim! Mahremce bu sözümü size söylüyorum: Maişet derdi için; serseri, ahlâksız, firenkmeşreb bir kocanın tahakkümü altına girmektense, fıtratınızdaki iktisad ve kanaatla, köylü ma’sûm kadınların nafakalarını kendileri çıkarmak için çalışmaları nev’inden kendinizi idareye çalışınız, satmağa çalışmayınız. Şayet size münâsib olmayan bir erkek kısmet olsa, siz kısmetinize razı olunuz ve kanaat ediniz. İnşâallah rızanız ve kanaatinizle o da ıslah olur. Yoksa şimdiki işittiğim gibi, mahkemelere boşanmak için müracaat edeceksiniz. Bu da, haysiyet-i İslâmiye ve şeref-i milliyemize yakışmaz!

ÜÇÜNCÜ NÜKTE: Aziz hemşirelerim; kat’iyyen biliniz ki, dâire-i meşrûanın haricindeki zevklerde, lezzetlerde; on derece onlardan ziyâde elemler ve zahmetler bulunduğunu Risâle-i Nur yüzer kuvvetli delillerle, hâdisatlarla isbat etmiştir. Uzun tafsilatı Risâle-i Nur’da bulabilirsiniz.

Ezcümle: Küçük Sözlerden Altıncı, Yedinci, Sekizinci Sözler ve Gençlik Rehberi benim bedelime sizlere tam bu hakîkatı gösterecek. Onun için dâire-i meşrûadaki keyfe iktifa ediniz ve kanaat getiriniz. Sizin hânenizdeki ma’sûm evlâdlarınızla ma’sûmane sohbet, yüzer sinemadan daha ziyâde zevklidir. Hem kat’iyyen biliniz ki; bu hayat-ı dünyeviyede hakîki lezzet, îman dâiresindedir ve îmandadır. Ve a’mâl-i sâlihanın her birisinde bir ma’nevî lezzet var. Ve dalâlet ve sefahette, bu dünyada dahi gâyet acı ve çirkin elemler bulunduğunu Risâle-i Nur yüzer kat’i delillerle isbat etmiştir. Âdeta îmanda bir Cennet çekirdeği ve dalâlette ve sefahette bir Cehennem çekirdeği bulunduğunu, ben kendim çok tecrübelerle ve hâdiselerle aynelyakîn görmüşüm ve Risâle-i Nurda bu hakîkat tekrar ile yazılmış. En şedid muannid ve mu’terizlerin eline girip; hem resmî ehl-i vukuflar ve mahkemeler o hakîkatı cerhedememişler. Şimdi sizin gibi mübârek ve ma‘sûm hemşirelerime ve evlâdlarım hükmünde küçüklerinize, başta Tesettür Risâlesi ve Gençlik Rehberi ve Küçük Sözler benim bedelime sizlere ders versin.

Ben işittim ki; benim size câmide ders vermekliğimi arzu ediyorsunuz. Fakat benim perîşaniyetimle beraber hastalığım ve çok esbab, bu vaziyete müsaade etmiyor.

Səs yoxdur