Lemalar | Yirmidokuzuncu Lema | 285
(284-303)

Çünkü: Bütün o tefekkürat, Âyât-ı Kur’âniyenin lemeatı olduğundan Âyâtın bir hassası olan usandırmamak ve halâvetini muhafaza etmek hassasının bir cilvesi, o tefekkür âyinesinde temessül etmiştir.

Bu âhirde gördüm ki: Risâle-i Nur’un eczalarındaki kuvvetli ukde-i hayatiye ve parlak nurlar, o silsile-i tefekküratın lem’alarıdır. Bana ettikleri te’siri başka zâtlara da edeceği düşüncesiyle, âhir ömrümde mecmuunu kaleme almak niyet etmiştim. Gerçi çok mühim parçaları Risâlelerde dercedilmiştir; fakat hey’et-i mecmûasında başka bir kuvvet ve kıymet bulunacaktır.

Âhir-i ömür muayyen olmadığı için, bu hapisteki mahkûmiyetim ve vaziyetim ölümden daha beter bir şekil aldığından, âhir-i hayatı beklemiyerek, kardeşlerimin ısrar ve ilhahları ile, tağyir etmeyerek, o silsile-i tefekkürat “yedi bab” üstünde yazıldı.

(Bu Lem’anın, diğer altı bâbı, Teksir Lem’alar Mecmûasında neşredilmiştir.)

Otuz üç mertebesinden yedi mertebeyi zikredeceğiz. O mertebelerden mühim bir kısmı, Yirminci Mektub’un İkinci Makamında ve Otuz ikinci Söz’ün İkinci Mevkıfının âhirinde ve Üçüncü Mevkıfının evvelinde îzah edilmiştir. Şu mertebelerin hakîkatini anlamak isteyenler, o iki Söze müracaat etsinler...


Səs yoxdur