Lemalar | Otuzuncu Lema | 329
(304-356)
Otuzuncu Lem’anın Beşinci Nüktesi


Âyet-i azîmenin ve

Âyet-i azîmin bir nüktesi ile, İsm-i Â’zam veyahud İsm-i Â’zam’ın iki ziyâsından bir ziyâsı veya altı nurundan bir nuru olan İSM-İ HAY’ın bir cilvesi, Şevvâl-i Şerif’te, Eskişehir Hapishânesi’nde, uzaktan uzağa aklıma göründü. Vaktinde kaydedilmedi. Ve çabuk o kudsî kuşu avlayamadık. Tebâud ettikten sonra, hiç olmazsa ba’zı remizlerle o hakîkat-ı ekberin ve nur-u âzamın ba’zı şuâlarını muhtasaran göstereceğiz.


B i r i n c i R e m i z : İsm-i Hay ve İsm-i Muhyî’nin bir cilve-i âzamından olan “Hayat nedir? Ve mâhiyeti ve vazifesi nedir?” sualine karşı fihristevâri cevab şudur ki:


Hayat, şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi.. hem en büyük neticesi.. hem en parlak nuru.. hem en lâtif mâyesi.. hem gâyet süzülmüş bir hülâsası.. hem en mükemmel meyvesi.. hem en yüksek kemâli.. hem en güzel cemâli.. hem en güzel zîneti.. hem sırr-ı vahdeti.. hem râbıta-i ittihadı.. hem kemâlâtının menşei.. hem san’at ve mâhiyetçe en harika bir zîruhu.. hem en küçük bir mahlûku bir kâinat hükmüne getiren mu’cizekâr bir hakîkatı.. hem güya kâinatın küçük bir zîhayatta yerleşmesine vesîle oluyor gibi; koca kâinatın bir nevi fihristesini o zîhayatta göstermekle beraber, o zîhayatı ekser mevcûdâtla münâsebetdar ve küçük bir kâinat hükmüne getiren en harika bir mu’cize-i kudrettir. Hem en büyük bir küll kadar hayat ile küçük bir cüz’ü büyülten; ve bir ferdi dahi küllî gibi bir âlem hükmüne getiren; ve Rubûbiyet cihetinde kâinatı tecezzi ve iştiraki ve inkısamı kabul etmez bir küll ve bir küllî hükmünde gösteren fevkalâde harika bir San’at-ı İlâhîyyedir.

Səs yoxdur