Lemalar | Münacat | 366
(358-374)

Nasılki sema ve feza ve arz ve deniz ve dağ, müştemilât ve mahlûklariyle beraber Seni tanıyorlar ve tanıttırıyorlar.. öyle de: Zemîndeki bütün ağaç ve nebâtât, yaprakları ve çiçekleri ve meyveleriyle, Seni bedahet derecesinde tanıttırıyorlar ve tanıyorlar... Ve umum eşcarın ve nebâtâtın cezbedarane hareket-i zikriyede bulunan yapraklarından; ve zînetleriyle Sâniinin isimlerini tavsif ve tarif eden çiçeklerinden; ve letafet ve cilve-i merhametinden tebessüm eden meyvelerinden herbirisi, tesadüfe havalesi hiçbir cihet-i imkânı olmıyan harika san’at içindeki nizam ve nizam içindeki mîzan; ve mîzan içindeki zînet ve zînet içindeki nakışlar ve nakışlar içindeki güzel ve ayrı ayrı kokular ve kokular içindeki meyvelerin muhtelif tatlariyle, nihayetsiz Rahîm ve Kerîm bir Sâniin Vücûb-u Vücûduna bedahet derecesinde şehâdet ettikleri gibi, hey’et-i mecmûasiyle, bütün zemîn yüzünde birlik ve beraberlik; birbirine benzemeklik; ve sikke-i hilkatte müşabehet; ve tedbir ve idarede münâsebet; ve onlara taallûk eden îcad fiilleri ve Rabbânî isimlerde muvafakat; ve o yüz bin envâın hadsiz efradlarını birbiri içinde şaşırmayarak birden idareleri gibi noktalariyle, o Vâcibü’l-Vücûd Sâniin bilbedahe vahdetine ve ehadiyetine dahi şehâdet ederler.

Hem nasılki onlar senin Vücûb-u Vücûduna ve vahdetine şehâdet ediyorlar.. öyle de; rûy-i zemînde dört yüz bin milletlerden teşekkül eden zîhayat ordusundaki hadsiz efradın yüz binler tarzda iaşe ve idareleri; şaşırmayarak, karıştırmayarak mükemmel yapılmasiyle, senin Rubûbiyetinin vahdaniyetteki haşmetine ve bir baharı bir çiçek kadar kolay îcad eden kudretinin azametine ve herşeye taallûkuna delâlet ettikleri gibi, koca zemînin her tarafında, hadsiz hayvânâtına ve insanlara, hadsiz taamların çeşit çeşit aksamını ihzar eden rahmetinin hadsiz genişliğine.. ve o hadsiz işler ve in’amlar ve idareler ve iaşeler ve icraatlar kemâl-i intizamla cereyanları ve her şey, hatta zerreler o emirlere ve icraata itaat ve musahhariyetleriyle, hâkimiyetinin hadsiz vüs’atine kat’i delâlet etmekle beraber o ağaçların ve nebatların ve herbir yaprak ve çiçek ve meyve ve kök ve dal ve budak gibi herbirisinin herbir şeyini, herbir işini bilerek, görerek; faidelere, maslahatlara, hikmetlere göre yapılmakla, Senin ilminin her şeye ihâtasına ve hikmetinin herşeye şümûlüne pek zâhir bir sûrette delâlet ve hadsiz parmaklariyle işâret ederler... Ve Senin gâyet kemâldeki cemâl-i san’atına.. ve nihayet cemâldeki kemâl-i ni’metine hadsiz dilleriyle sena ve medhederler.

Səs yoxdur