Mesnevi-i Nuriye | Lasiyyyemalar | 44
(33-49)

Ancak, Cenâb-ı Hakk’ın ebedî ve sermedî olan “Dâr-üs-selâm” menziline dâvetlisi olan mahlûkatın içtimâları için bir han ve bir bekleme salonudur. Bu dünya menzilinde görünen leziz şeyler, lezzet ve zevk için değildir. Çünkü visallerinin lezzeti, firaklarının elemine mukâbil gelmez.

Maahazâ, o lezzetlerden hiç kimse tam ma’nasiyle muradına nâil olamaz. Ya o lezzetlerin ömürleri kısa olur veya insanın ömrü kısa olduğundan muradına yetişemez. Ancak, o lezzetler ve o nefis şeyler ibret ve şükre sevk içindir. Çünkü onlar Cenâb-ı Hakk’ın ehl-i îman için Cennetlerde ihzâr ettiği hakîki ni’metlere nümûnelerdir. Ve o müzeyyen masnûat-ı fâniye, fenâ ve adem için değildir. Ancak, onların sûretleri ve misalleri, ma’naları, neticeleri alınır; âlem-i beka’da, ehl-i beka için ebedî manzaraların yapılmasına medâr olurlar. Yahut ebedî âlemde Sâni-i Ebedî istediği şekillere sokar. Çünkü, o masnûat, beka içindir. Onların o zâhirî ölüm ve fenâları vazifelerinden terhistir, i’dam değildir.

Evet onların ölümleri fenâ olsa bile, yalnız bir cihetten fenâya gider, çok cihetlerden bâki kalır. Meselâ, Kudret-i Ezeliyenin yarattığı şu gül çiçeğine bak! Evet nasıl bir kelime ağızdan çıkar çıkmaz zâhiren fenâya giderse de, Allah’ın izniyle kulaklarda, kâğıtlarda, kitablarda milyonlarca timsalleri kaldığı gibi, akıllarda da akıllar adedince ma’naları kalır.

Kezalik, o gül kısa bir zamanda vazifesi tamam olur olmaz solar, ölür gider. Amma onu gören bütün insanların kuvve-i hâfızalarında ve halefiyle hâmile olan tohumlarında sûretleri, ma’naları bâkidir. Demek o gülün tohumu olsun, kuvve-i hâfızalar olsun, o gül çiçeğinin sûretini, zînetini, menzilini hıfz için sanki birer fotoğraf ve bekası için birer menzildir.

Ey arkadaş! İnsan da başıboş, serseri, sâhibsiz bir hayvan değildir. Ancak onun da bütün harekât ve ef’ali yazılıyor, tesbit ediliyor ve a’malinin neticeleri hıfzediliyor ki, muhasebe-i kübrâda ona göre derece alsın. Hülâsa, her güz mevsiminde yapılan tahribât, gelecek bahar mevsimlerinde gelen yeni misafirler için yer tedârik etmek ve bir nevi terhis ve izinlerdir.

Ve keza, bu âlemde tasarruf eden Sâniin öyle bir kitab-ı mübîni vardır ki, ne küçük ve ne büyük, o kitabda yazılıp hıfzedilmemiş hiç bir şey yoktur.

Səs yoxdur