Mesnevi-i Nuriye | Katre | 56
(50-75)

Ve keza, her bir zîhayat, çok isim ve sıfatların tecellisine mazhardır. Meselâ, bir zîhayat vücûda geldiğinde “Bâri” isminin cilvesine, teşekkülünde “Musavvir” sıfatının cilvesine, gıdalandığı zaman “Rezzâk” isminin cilvesine; hastalıktan şifa bulduğunda, “Şâfi” isminin tecellisine ve hâkezâ te’sirde mütesanid, âsârda mütehalif, çok sıfat ve isimlere mazhardır. Bu sıfatların ve isimlerin hedefleri bir olduğundan, elbette müsemmaları da bir olur. İşte her bir zîhayat, şu mazhariyetle Hâlıkın bir olduğuna dâir olan şehâdetini ile i’lân eder.

Ve keza, manzume-i şemsiye ile bal arısının gözleri arasındaki irtibat ve keyfiyetce birbiriyle münâsebetleri, ikisinin bir Nakkaş’ın nakşı olduğuna olan delâletlerini

ile i’lam ediyorlar.

Ve keza, zerrât arasındaki câzibenin, Güneş ve yıldızlar arasında bulunan câzibeye kardeş olması, her iki kısmın da bir kalem-i vâhidin yazısı olduğunu ile izhar ediyorlar.

Ve keza, terkib ve mürekkebatta görünen intizam, o mürekkebattaki her zerrenin, lâyık mevziine konulmasiyle hâsıl olmuştur. Binâenaleyh, o zerreleri, aralarındaki münâsebetler bozulmamak şartiyle, lâyık mevkilerine koyabilmek, ancak bütün o mürekkebatı yaratabilecek bir kudret sâhibine hastır. İşte zerrâttaki intizam ve şu vaziyetin lîsaniyle Allahüekber diyerek yu okur.

Ve keza, bir neviden bir ferdin, bütün efrattan imtiyazını te’min edecek teşahhus ve taayyününün kalem-i kudretle yazılması, bütün nev’i beşerin, meselâ, efrâdının nazar-ı kudrette meşhud ve melhuz olduğunu istilzam eder. Çünkü bir ferd, alâmet-i fârikası cihetiyle bütün efrâda muhalif olacaktır. Eğer, bütün efrâd hazır bulunmazsa, taayyünlerinde, alâmatlarında muhalefetin bulunmaması ihtimali vardır. Bu ihtimal ise bâtıldır. Öyle ise, bir ferdin Hâlıkı bir nev’in Hâlıkı olacaktır.

Səs yoxdur