Şualar | İkinci Şuâ | 20
(5-43)
İkinci Makam

[Tevhidi ve vahdaniyeti ve vahdeti, kat’i bir sûrette iktiza ve istilzam ve îcab eden ve şirki ve iştirâki kabûl etmeyen ve müsaade vermeyen deliller hadsizdirler. Onlardan yüzler, belki binler bürhanlar Risâle-i Nur’da tafsilen isbat edildiğinden, burada muktazilerin üç adedine icmalen işâret edilecek.]

BİRİNCİSİ: Bu kâinatta göz ile görünen hakîmâne ef’âlin ve basîrâne tasarrufatın şehâdetiyle; bu masnuat, bir Hâkim-i Hakîm’in, bir Kebir-i Kâmil’in hududsuz sıfât ve isimleriyle ve nihayetsiz mutlak olan ilim ve kudretiyle yapılıyor, îcad ediliyor.

Evet bir hads-i kat’i ile bu eserlerden, o Sâni’in; hem rubûbiyet-i âmme derecesinde hâkimiyeti ve âmiriyeti, hem ceberutiyet-i mutlaka derecesinde kibriyası ve azameti, hem uluhiyet-i mutlaka derecesinde kemâli ve istiğnası, hem hiçbir kayıd altına girmeyen ve hiçbir hadd-i nihayet bulunmıyan faaliyeti ve saltanatı var olduğu anlaşılır ve kat’i bilinir, belki görünür. Hâkimiyet ve kibriya ve kemâl ve istiğna ve ıtlak ve ihâta ve nihayetsizlik ve hadsizlik ise vahdeti istilzam edip, iştirake zıddırlar. Amma hâkimiyet ve âmiriyetin vahdete şehâdetleri ise; Risâle-i Nur’un çok yerlerinde gâyet kat’i bir sûrette isbat edilmiş. Hülâsat-ül hülâsası şudur ki:

Hâkimiyetin şe’ni ve muktezası, istiklaliyet ve infiraddır ve gayrın müdahalesini reddir. Hatta aczleri için muavenete fıtraten muhtaç olan insanlar dahi, o hâkimiyetin bir gölgesi cihetiyle gayrın müdahalesini red ve istiklaliyetini muhafaza etmek için bir memlekette iki pâdişâh, bir vilayette iki vâli, bir nahiyede iki müdür, hatta bir mahallede iki muhtar bulunmuyor. Eğer bulunsa herc ü merc olur; ihtilâl başlar, intizam bozulur. Mâdem, hâkimiyetin bir gölgesi, âciz ve muavenete muhtaç olan insanlarda bu derece müdâhale-i gayrı ve iştiraki reddedip kabul etmezse; elbette acizden münezzeh bir Kadir-i Mutlak’ta, rubûbiyet sûretindeki hâkimiyet, hiçbir cihetle iştiraki ve müdahale-i gayrı kabûl etmez.

Səs yoxdur