Şualar | Yedinci Şuâ | 115
(103-191)

Demek


âyetinin tasrihiyle, rüzgârın tasrifiyle hadsiz Rabbânî hizmetlerde isti’mal ve bulutların teshiriyle, hadsiz Rahmânî işlerde istihdam ve havayı o sûrette îcad eden, ancak Vâcib-ül Vücûd ve Kadir-i Külli Şey ve Âlim-i Külli Şey, bir Rabb-i Zülcelâli Ve-l İkram’dır der, hükmeder.

Sonra yağmura bakar, görür ki: Yağmurun taneleri sayısınca menfaatler ve katreleri adedince rahmanî cilveler ve reşhaları mikdarınca hikmetler içinde bulunuyor. Hem o şirin ve lâtif ve mübârek katreler o kadar muntazam ve güzel halkediliyor ki, hususan yaz mevsiminde gelen dolu o kadar mîzan ve intizam ile gönderiliyor ve iniyor ki, fırtınalar ile çalkanan ve büyük şeyleri çarpıştıran şiddetli rüzgârlar, onların muvâzene ve intizamlarını bozmuyor; katreleri birbirine çarpıp, birleştirip, zararlı kütleler yapmıyor. Ve bunlar gibi çok hakîmâne işlerde ve bilhassa zîhayatta çalıştırılan basit ve câmid ve şuursuz müvellidülma’ ve müvellidülhumuza (Hidrojen-Oksijen) gibi iki basit maddeden terekküb eden bu su, yüz binlerle hikmetli ve şuurlu ve muhtelif hizmetlerde ve san’atlarda istihdam ediliyor. Demek bu tecessüm etmiş ayn-ı rahmet olan yağmur, ancak bir Rahman-ı Rahîm’in hazine-i gaybiye-i rahmetinden yapılıyor ve nüzulüyle


âyetini maddeten tefsir ediyor.

Sonra ra’dı dinler ve berk’e (şimşeğe) bakar, görür ki: Bu iki hâdise-i acibe-i cevviye tamtamına


ve


âyetlerini maddeten tefsir etmekle beraber, yağmurun gelmesini haber verip, muhtaçlara müjde ediyorlar.

Evet hiçten, birden hârika bir gürültü ile cevvi konuşturmak ve fevkalâde bir nur ve nar ile zulmetli cevvi ışıkla doldurmak

Səs yoxdur