Şualar | OnÜçüncü Şuâ | 352
(323-383)

Eski Said’in matbu’ “Lemaat” başındaki acib imzası az tağyir ile şimdiki hâlime ve yetmişinci sene-i ömrüme tam muvafık gelmesi cihetiyle yazdım. Münâsip görseniz hem müdâfaatın, hem Meyve’nin, hem küçük mektubların âhirinde imza yerinde yazarsınız. İşte o garib imza, gelen üç buçuk satırdır:


Yıkılmış bir mezarım ki, yığılmıştır içinde Said’den altmış dokuz emvat bââsâm (*) âlâma

Yetmişinci olmuştur, mezara bir mezar taşı, beraber ağlıyor hüsran-ı İslâm’a

Ümidim var ki, istikbâl semâvâtı zemin-i Asya, bâhem olur teslim yed-i beyza-i İslâma

Zirâ, yemin-i yümn-ü îmandır; verir emn-ü emân ü emniyeti enâma.

* * *

Aziz, sıddık kardeşlerim!

Sizin tesânüdünüze benim ziyâde ehemmiyet verdiğimin sebebi yalnız bize ve Risâle-i Nur’a menfaati için değil, belki tahkikî îmanın dâiresinde olmayan ve nokta-i istinâda ve sarsılmayan bir cemâatin kat’i buldukları bir hakîkata dayanmağa pek çok muhtaç bulunan avam-ı ehl-i îman için dalâlet cereyanlarına karşı yılmaz, çekilmez, bozulmaz, aldatmaz bir merci’, bir mürşid, bir hüccet olmak cihetiyle sizin kuvvetli tesânüdünüzü gören kanaat eder ki; bir hakîkat var, hiç bir şeye fedâ edilmez, ehl-i dalâlete başını eğmez, mağlûb olmaz diye kuvve-i ma’nevîyesi ve îmanı kuvvet bulur, ehl-i dünyaya ve sefâhete iltihaktan kurtulur.

* * *

(*): Günahlar demek.

Səs yoxdur