Şualar | OnBeşinci Şuâ | 543
(529-621)

Üçüncü Kelime: ’dir. Bundaki hüccete gâyet kısa bir işâret:

Evet, kâinatta hadsiz rahmetin mevcûdiyeti ve hakîkatı aynen Güneşin ziyâsı gibi görünür. Ve ziyanın Güneşe kat’i şehâdeti misillü, bu geniş rahmet dahi, perde arkasında bir Rahman-ı Rahîm’e şehâdet eder. Evet rahmetin bir ehemmiyetli kısmı rızıktır ki, Rahman’a Rezzak ma’nası verilir. Rızık ise, o derece zâhir bir tarzda bir Rezzak-ı Rahîm’i gösterir ki; zerre kadar şuuru bulunan tasdike mecbûr olur. Meselâ: Bütün zîhayatın, husûsan âcizlerin ve bilhassa yavruların, bütün zeminde ve fezada ihtiyar ve iktidarlarının haricinde gâyet hârika bir tarzda hiçten ve mütemasil çekirdeklerden ve su katrelerinden ve toprak habbeciklerinden yetiştiriyor. Hatta ağacın başındaki yuvada kanatsız, zayıf kuşçuklara annelerini emirber nefer gibi gezdirir, rızıklarını getirttirir. Ve aç bir arslanı yavrusuna musahhar eder, elde ettiği bir eti yemeyip yavrusuna yedirir. Ve sâir hayvanatın ve insanın yavrularına memeler musluğundan âb-ı kevser gibi hoş, mugaddi, sâfi, hâlis, beyaz sütleri kırmızı kan ve mülevves fışkı içinden bulaşmadan, bulandırmadan imdâdlarına gönderir, vâlidelerinin şefkatlerini yardımcı verir. Ve bir nevi rızık isteyen umum ağaçlara, münâsip rızıklarını onlara pek hârika bir tarzda koşturduğu gibi, bir nevi maddî ve ma’nevî rızık isteyen insanın duygularına; akıl, kalb, ruhlarına dahi pek geniş bir sofra-i erzak onlara ihsan ediliyor. Güya kâinat, gül çiçeğinin yaprakları ve mısır sünbülünün gömlekleri gibi birbiri içinde sarılı, yüz binler ayrı ayrı, çeşit çeşit sofralardır ki; o sofralar adedince ve onlardaki taamlar ve ni’metler mikdarınca diller ile ve ayrı ayrı, küllî ve cüz’î lîsanlar ile bir Rahman-ı Rezzak’ı, bir Rahîm-i Kerîm’i bütün bütün kör olmayana gösterir.

Eğer denilse: “Bu dünyadaki musîbetler, çirkinlikler, şerler; o ihatalı rahmete münafîdir, bulandırıyor.”

Elcevab: “Risâle-i Kader” gibi Nur’un risâlelerinde bu dehşetli suâle tam cevab verilmiş. Onlara havale ile, kısacık bir işâreti şudur:

Herbir unsurun, herbir nev’in, herbir mevcûdun, küllî ve cüz’î müteaddid vazifeleri ve o herbir vazifenin çok neticeleri ve meyveleri var. Ve ekseriyet-i mutlakası, maslahat ve güzel ve hayır ve rahmettirler.

Səs yoxdur