Şualar | Birinci Şuâ | 635
(622-665)

eğer şeddeli asıl itibariyle bir bir sayılsa yine bin üç yüz otuz bir (1331) tarihini ve harb-i umûmî âfetinin feryad u fizar içindeki yangınını göstererek Cehennem ateşinde zefir ve şehik eden ehl-i şekavetin azabını haber verip, ehl-i îmanı fitnelere düşüren şakîlerin hem dünyada, hem âhirette cezalarına işâret eder. Aynen öyle de, bu asra da zâhiren bakan, esrarlı olan Sure-i



’den şu âyetin



ifadesi gibi hem İstanbul’un iki harîk-ı kebiri, hem harb-i umûmînin dehşetli yangınını Cehennem azabı gibi o fitnenin bir cezasıdır diye işâret eder.

Elhâsıl: Bu âyet her asra baktığı gibi bu asra daha ziyâde nazar-ı dikkati celbetmek için cifirce bu asrın üç-dört devresinin tarihlerine ve hâdiselerine işâret ve ma’nasının sûretiyle ve tarz-ı ifadesiyle iki cereyanın keyfiyetlerine ve vaziyetlerine îma eder. Sabri’nin mektubu yolda iken ve gelmeden evvel o mektubun ma’nevî tesiri ile bu âyeti ve


âyetiyle beraber düşünürken hatırıma geldi. Risâle-i Nur bu derece kuvvetli işâret-i Kur’âniyeye ve şâkirdleri bu kadar kıymetli beşâret-i Furkaniyeye ve aktabların iltifatına mazhariyetin sırrı ve hikmeti, musîbetin azameti ve dehşetidir ki, hiç bir eserin mazhar olmadığı bir kudsî takdir ve tahsin almış. Demek ehemmiyet onun fevkalâde büyüklüğünden değil, belki musîbetin fevkalâde dehşetine ve tahribatına karşı mücahedesi cüz’î ve az olduğu halde gâyet büyük öyle bir ehemmiyet kesbetmiş ki bu âyette işâret ve beşâret-i Kur’âniyede ifade eder ki, Risâle-i Nur dâiresi içine girenler tehlikede olan îmanlarını kurtarıyorlar ve îmanla kabre giriyorlar ve Cennet’e gidecekler diye müjde veriyorlar.

Səs yoxdur