Tarihçe-i Hayat | İkinci Kısım - Barla Hayatı | 150
(150-214)
İkinci Kısım

Barla Hayatı

RİSÂLE-İ NUR’UN ZUHURU

Üstad Bediüzzaman Said Nursî’nin Şarkî Anadoluda dünyaya gelişinden itibaren geçirdiği hayat safhalarını buraya kadar birer birer gördük, temaşa ettik. Şimdi; geçen kırk-elli senelik hayatının neticesi ve meyvesi hükmünde, tarihin pek ender kaydettiği cihan vüs’atindeki muazzam bir dâvaya giriyoruz. Bütün maddî ve ma’nevî zulmetleri izale edip, âlemi nuriyle ziyalandıracak olan Risâle-i Nur meydana çıkıyor; dünya ilim ve irfan sahasına Türkiye’den bir güneş doğuyor!

* * *

BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN VİLÂYÂT-I ŞARKİYEDEN GARBÎ ANADOLUYA NEFYEDİLMESİ, RİSÂLE-İ NUR’UN ZUHURU, TE’LİF VE NEŞRİ

Van’da, mezkûr mağarada yaşamakta iken, Şarkda ihtilâl ve isyan hareketleri oluyor. “Sizin nüfuzunuz kuvvetlidir” diyerek yardım istiyen bir zatın mektubuna: “Türk Milleti asırlardanberi İslâmiyete hizmet etmiş ve çok veliler yetiştirmiştir. Bunların torunlarına kılınç çekilmez; siz de çekmeyiniz; teşebbüsünüzden vazgeçiniz. Millet, irşad ve tenvir edilmelidir!” diye cevab gönderiyor. Fakat yine, hükümet, Bediüzzamanı Garbî Anadoluya nefyediyor.

Van’da mağaradan çıkarılıp Anadolu’ya hareket etmek üzere jandarmalarla sevkedilirken, yollara dökülüp “Aman efendi hazretleri bizi bırakıp gitme. Müsaade buyur sizi göndermiyelim. Arzu ederseniz Arabistana götürelim.” diye yalvaran silâhlı grublara, ahaliye ve ileri gelen zatlara: “Ben Anadolu’ya gideceğim, onları istiyorum.” diyerek, hepsini teskin ediyor.

Səs yoxdur