İşaratu-l İcaz | Giriş | 6
(3-7)

Haşiye: Bu hârika tefsirde, münâfıklar hakkında olan oniki âyet ile muannid kâfirler için olan iki âyetin îzahat ve tafsilâtının içinde çok münasebat-ı belâgatı çoklar anlamayacak ve istifade etmeyecek ehemmiyetsiz nüktelerinin zikredilmesinin sırrı ve diğer âyetlerdeki tahkike ve îzaha muhalif olarak mâhiyet-i küfriyenin tafsilâtına ve ehl-i nifakın temessük ettikleri şübhelerine pek az temas edilmesinin hikmeti ve yalnız elfaz-ı Kur’âniyenin ince işârât ve delâletlerinin ehemmiyetle beyân edilmesinin sebebi üç nüktedir:

Birinci Nükte: Bidâyet-i zuhûr-u İslâmiyette muannid ve kitabsız kâfirlerin ve nifaka giren eski dinlerin münâfıkları gibi, aynen bu zaman-ı âhirde bir naziresi çıkacağını, ders-i Kur’ânîden gelen bir sünûhat ile Eski Said hissetmiş. Münâfıklar hakkındaki âyetleri îzah ile en ince nükteleri beyân etmiş, fakat mütalaacıların zihnini bulandırmamak için mâhiyet-i mesleklerini ve istinâd noktalarını mücmel bırakmış, îzah etmemiş. Zâten Risâle-i Nur’un mesleği odur ki; zihinlerde bir iz bırakmamak için, sâir ulemâya muhalif olarak, muarızların şübhelerini zikretmeden öyle bir cevab verir ki, daha vehim ve vesveseye yer kalmaz. Eski Said bu tefsirde, Risâle-i Nur gibi, zihinleri bulandırmamak için yalnız belâgat noktasında lafzın delâletine ve işârâtına ehemmiyet vermiş.

İkinci Nükte: Mâdem Kur’ân-ı Hakîm’in her harfinin okunmasiyle öyle bir kıymeti olur ki; bir harf on, yüz, bin ve binler sevabı ve bâki meyve-i uhrevîyi verecek mâhiyettedir; elbette Eski Said’in bu tefsirinde bir saç gibi, bir zerre gibi, Kur’ân’ın kelimatına temas eden nükteleri îzah etmesi israf değil, ehemmiyetsiz değil. Belki göz kapaklarının kirpikleri ve belki gözbebeğinin zerreleri gibi kıymetli olduğunu hissetmiş ki, o dehşetli harb içinde bu incecik saç gibi münâsebetleri yazmaktan ve düşünmekten, avcı hattında düşman gülleleri onu şaşırtmamış, ondan vazgeçirmemiş. (Haşiye)


Üçüncü Nükte: Türkçeye tercümesi, Arabçadaki cezalet, belâgat ve hârika kıymetini muhafaza edememiş. Ba’zan da muhtasar gitmiş. İnşâallah Arabî tefsir bu tercümenin âhirinde bir mâni’ olmazsa neşredilecek, tercümedeki noksanlarını izâle edecek. Fakat Arabî tefsirde tevâfukun enva’ından çok hârikalar vardır, beşer ihtiyarı karışmamıştır. Onun için o matbuun aynı tarzında imkânı varsa mümkün olduğu kadar çalışmak lâzımdır ki, alâmet-i makbûliyet olan o hârikalar kaybolmasın.

Said Nursî


-------------------------

(Haşiye): Acaba böyle bir adam, hiç mümkün müdür ki; dîni siyasete, dünyaya âlet etsin. Bu ittihamı yapanların, ne derece adâletten hariç bir zulüm ettikleri anlaşılır.
Nur Talebelerinden
Zübeyr, Bayram

Səs yoxdur