İşaratu-l İcaz | Kuran Nedir? Tarifi Nasıldır? | 18
(10-18)

Hamdin Zât-ı Akdes’e has ve münhasır olduğunu ifade eder. Bu ın müteallakı olan ihtisas hazf olduktan sonra ona intikal etmiştir ki, ihlas ve tevhidi ifade etsin.

İhtar: Müşahhas olan bir şeyin umûmî bir mefhum ile mülâhaza edildiğine binâen; Zât-ı Akdes de müşahhas olduğu halde, Vâcibü’l-Vücûd mefhumuyla tasavvur edilebilir.

: Yâni herbir cüz’ü bir âlem mesabesinde bulunan şu âlemi bütün eczasiyle terbiye ve yıldızlar hükmünde olan o cüz’lerin zerrâtını kemâl-i intizamla tahrik eder. Evet, Cenâb-ı Hak, herşey için bir nokta-i kemâl tâyin etmiştir. Ve o noktayı elde etmek için o şeye bir meyil vermiştir. Her şey, o nokta-i kemâle doğru hareket etmek üzere, sanki ma’nevî bir emir almış gibi muntazaman o noktaya müteveccihen hareket etmektedir. Esna-yı harekette onlara yardım eden ve ma’nilerini def’eden, şübhesiz Cenâb-ı Hakk’ın terbiyesidir. Evet, kâinata dikkatle bakıldığı zaman, insanların tâife ve kabileleri gibi, kâinatın zerrâtı münferiden ve müçtemian Hâlıklarının kanununa imtisâlen, muayyen olan vazifelerine koşmakta oldukları hissedilir. “Yalnız bedbaht insanlar müstesna!”

: Bu kelimenin sonundaki yalnız i’rab alâmetidir, gibi. Veya cem’ alâmetidir. Çünkü âlemin ihtiva ettiği cüz’lerin herbirisi bir âlemdir. Veyahut, yalnız manzûme-i şemsiyeye münhasır değildir. Cenâb-ı Hakk’ın, şu gayr-ı mütenahî fezada çok âlemleri vardır. Evet,

de olduğu gibi, burada da ukalâya mahsus cem’ sîgasiyle gayr-ı ukalâ cem’lendirilmiştir. Bu ise, kavaide muhaliftir?

Evet, âlemin ihtiva ettiği uzuvların birer âkıl, birer mütekellim sûretinde tasavvur edilmesi, belâgatın en makbûl bir prensibidir

Səs yoxdur